Dün meclis kürsüsünde konuşan Mahmut Abbas, Filistin'i temsilen mecliste bir konuşma yaptı. Konuşmasında şunu dikkatimi çekti. Ben Gazze'ye gideceğim diye.
Terör devleti İsrail yılardır ve son bir yıla aşkın Gazze'de ölüm kusarken sen nerdeydin, ruhunu Yahudilere satan ve Yahudilerin uşaklığını yapan Abbas'a sormak lazım. Şimdiye kadar yüzlerce Filistinli'yi tutuklayıp en ağır işkencelerden geçirip ve yüzlercesini siyonist devlete teslim eden Abbas'ın kendisi değilmiydi. Hamas'ın cephaneliği havaya uçuran, Yahudilerle işbirliği yapıp Gazze'yi Hamas'tan temizleyin idaresini bize verin biz idare ederiz diyen Abbas değil miydi. Şimdi kalkmış ben Gazze'ye gideceğim diyor. Hiç zahmet etme Mahmut Abbas, Gazze'yi canı pahasına müdahafa eden yiğitler vardır. Bu dava yiğitlerin davasıdır. Nasıl ki mute savaşında liderleri komutanları bir bir şehit düşerken sancağı yere düşürmediler, bu günde Hamas'lı mücahitleri de sancağı yere düşürmeyecekler.
Mute savaşına baktığımızda. Hz Muhammed (sav) mute savaşına üç bin sahabeden oluşan bir ordu hazırladı. Ordu komutasını Hz Zeyd bin Harise'ye verdi. Eğer Zeyd şehid düşerse yerine Cafer bin Ebi Talib, o da şehid düşerse Abdullah bin Revâha geçecekti. Düşman önce İslâm'a davet edilecekti, kabul etmez ve cizyeye de razı olmazsa İslâm elçisini öldüren bu cânilerle savaşılacaktı.
İslâm ordusu Medine'den çıkıp Mûte'ye ulaştığında karşılarında Bizans'ın desteğinde Hristiyan ve Araplardan oluşan yüz bin kişilik bir ordu bulmuşlardı. İslâm ordusunun komutanları meseleyi tartıştılar, geri dönmek, Hz. Peygamber'e haberci yollamak hususlarını görüştüler. Ancak savaş görüşü ağır basmış ve iki ordu karşılaşmıştı. Zeyd bin Hârise (r.a) şehit düşünce, sancağı, Cafer aldı Cafer'in sağ eli kesildi, bu sefer sancağı sol eliyle tuttu. Sol eli de kesilince sancağı yine bırakmadı; kesik iki elinin kalan kısımlarıyla sıkıştırarak göğsü arasında tuttu. Nihayet o da şehid düştü. Bundan sonra Peygamberimizin emrine uyularak sancağı, Abdullah bin Revâha aldı, oda düşmanla savaşarak ve şehâdet şerbetini içti. İşte bu sırada askerde genel bir çöküntü doğmak üzereydi ki, askerin hemen hepsinin isteği üzerine Hâlid bin Velid kumandayı ve sancağı eline aldı. Ordu Hz Halid komutasında düşmanı hazimete uğraştılar. Allah Resulü (sav) Mute savaşında En sonunda sancağı Allah'ın kılıçlarından bir kılıç aldı " buyurmuş ve bundan sonra Halid bin Velid'e "Seyfullah" lakabı verilmişti.
Filistin'de bu gün bir avuç mücahit, hristiyan, Yahudi ve Araplardan oluşan yüz binlerce bir ordu ile savaşıyorlar. Tıpkı mute savaşında olduğu gibi, şehit olmak için bu gün sancağı bir birine teslim eden mücahit komutanlar. Şeyh Ahmet Yasin şehid oldu, Abdülaziz Rantisi, sancağı aldı. Abdülaziz Rantisi şehid oldu, İsmail Haniye sancağı aldı, İsmail Haniye şehit oldu sancağı Yahudilerin korkulu rüyası, ölüme meydan okuyan ve ölümü öldüren Yahya Sinvar sancağı aldı. Ve Allah'ın izniyle bu sancak düşmeyecek ve kıyamete dek elden elle geçecek. Mute savaşın da olduğu gibi en son sancağı alan Hz Halid bin Velid gibi, inşallah Yahya Sinvar da Yahudileri hezimete uğratır ve muzaffer olurlar. Bu dava çok büyüktür ve en iyileri feda etmek gerekir. Bu dava ve mücadelesi yiğitlerin davasıdır. Ümmetin onurunu korumak için mücadele eden, onuruyla savaşan Hamaslıların davasıdır.
Dün mecliste konuşan ve Filistin'i temsilen, temsil eden onuru şerefini Yahudilere satan Mahmut Abbas ve davasını satanların davası değildir.
Aydın Bal