Kasabanın birinde zalim bir kral varmış, kral gördüğü her güzel olan bayanları zorla kendine alamaya çalıyormuş. Günün birinde kral dama çıkmış bahçede çalışan güzel bir kadını çalışırken görmüş, vezirlerine talimat verir gidin bu kadını bana getirin. Vezirler kralım bu kadın meşhur olan bir marangozun eşidir. Biz bu kadını getirirsek halkın tepkisini geçeriz, halk bize isyan eder. Kral tamam o zaman marangoza gidin sabaha kadar bana yirmi beş gümüşten sandık yapmasa kelesesini uçuracağım demiş. Vezirler marangoza gidip durumu bildirmişler. Marangoz nasıl olacak sabaha kadar bitiremem feryat ermeye ve ağlamaya başlamış. Maragonzun eşi sabret et yarına kadar Allah kerimdir der ve krala beddua etmeye başlamış. Sabah vezirler marangoz kapısına gelip feryAt ve ağlayışları marangoza demişler kral öldü acilen ona bir tabut yap demişler.
Mazlumun duası ve bedduasında Allah ile arasında perde yoktur. Bu mazlum halkı perişan eden Tedaş mazlumun bedduasını almaktadır. Mazlumun bedduasını alan iflas olmamış ve olmayacaktır.
DEDAŞ elektrik şirketi diye bir şirket bu millete musallat olmuş. Zulmü ile bu milleti adete haraca bağlamış, yasal adı altında bu halkı sömürüyor. Bir insan evine bir lokma ekmeği evine götürebilmek için gece gündüz çalışıyor. Bir tarafta gelen zamlar, bir tarafta gelen kiradan çok kabarık elektrik faturaları vatandaşı canından bezdirmiştir. Kral misali gibi hep kendine isteyip, vatandaşını mağdur edip hiç bir mantık bunu kabullendiremez. Maalesef bu gün DEDAŞ vatandaşını kendine mahkum etmiş. Harama faize bulaştırmış. Ne devlet , nede hükümet yetkililerinden ses seda çıkmıyor. Bu zulme adeta seyirci kalmışlar.
Siz kime zulüm ediyorsunuz bu millet sizin vatandaşımız değil mi. Kendi vatandaşınızı kendinize düşman edebilmek için elinizden gelini yapıyorsunuz.