Sosyal medya kullanım amacına göre faydalarından çok zararı ile gündeme gelen, karşılıklı anlık bilgi paylaşımının yapılabildiği bir imkânlar alanı... Doğru kullanmayı bilene bir kütüphane, bir bilgi okyanusu, bir okul, bir buluşma merkezi...

Ayet-i Kerime

يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُٓوا اِنْ جَٓاءَكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَأٍ فَتَبَيَّنُٓوا اَنْ تُصٖيبُوا قَوْماً بِجَهَالَةٍ فَتُصْبِحُوا عَلٰى مَا فَعَلْتُمْ نَادِمٖينَ ﴿٦﴾

Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın.

         

Hadis-i Şerif

عن حفص بن عاصم قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: كَفَى بالمَرْءِ كَذِبًا أنْ يُحَدِّثَ بكُلِّ ما سَمِعَ.

Hafs b. Asım'dan (r.a.) rivayet edildiğine göre Allah Resûlü  (s.a.s.) şöyle buyurmustur: "Her duyduğunu anlatması, kişiye yalan olarak yeter."

(Müslim, Mukaddime)

Sosyal medya kullanım amacına göre faydalarından çok zararı ile gündeme gelen, karşılıklı anlık bilgi paylaşımının yapılabildiği bir imkânlar alanı... Doğru kullanmayı bilene bir kütüphane, bir bilgi okyanusu, bir okul, bir buluşma merkezi... Sorgulamadan, kaynağını ve doğruluğunu araştırmadan kabul eden için ise bir bilgi yığını, bir algı aracı, çoğu zaman da sınırın ve sorumluluğun kaldırıldığı gerçeklik ötesi bir dünya. 

Sosyal medyanın toplumsal hayata dair yansımaları görülse de aileyi ve özel yaşamı derinden etkilediği inkâr edilemez bir gerçektir. Sosyal medyada paylaşarak beğenilmek, dikkate alınarak izlenilmek amaçlanmaktadır. Sosyal medya paylaşımlarının hemen hemen hepsi bir bakıma bireylerin yaşamlarından kesitler içermekte, mahremiyet sınırları ihlal edilmektedir. Sosyal medya ile mahremiyet algısı büyük bir değişime uğramıştır. 

Bugün artık akıllı telefonların, tabletlerin yetişkinler ve çocuklar için neredeyse bağımlılık oluşturduğuna hepimiz şahidiz. Bu bağımlılık doğru düşünmeyi, sınırları gözetmeyi, hakların korunmasını engeller seviyeye gelerek aileyi ve aile bireylerini tehdit etmektedir. 

Kendi olmaktan uzaklaşan bireyler, sanal kimlikler ile yalan üzerine dayalı bir dünya oluşturarak başkalarını kandırdığı gibi, bir müddet sonra kendi gerçekliğinden uzaklaşmaktadır. Sanal kimliğiyle yaptığı yanlışların faturasını maalesef gerçek kimliği ile ödemek zorunda kalır. Küçük yalanlar ve anlık hazlar aile saadetinin yıkılmasına, iş hayatının zarar görmesine kişilik onurunu zedelenmesine sebep olabilmektedir. Korunması gereken mahremiyet sınırlarının sanal dünyada da geçerli olduğu unutulmamalıdır. 

Anne babalar çocuklarının fotoğraflarını tamamen temiz niyetlerle paylaşırken, şer odakları kötü niyetlerine malzeme olarak kullanabilmekte, yabancılarla konuşmasını yasakladığımız çocuklarımız saatlerce kendi odalarının kapılarını başkalarına açabilmektedir. Maalesef sosyal medya bir teşhir, reklam, riya ve gösteriş aracı işlevi üstlenmektedir. Bu işlevin altında, insanın "kendini beğenme ve beğendirme" özelliği yatarken, diğer taraftan "gözetleme ve bitmek bilmeyen merak'ı" vardır.  Perdesiz bir evde oturamayan insanın evin her tarafını paylaşması başka türlü nasıl izah edilebilir ki.

 Bütün bu olan biten aslında o kadar hızlı gerçekleşmekteydi ki, insan şöyle bir an durup geriye bakabilseydi, başkalarının hayatına ne denli etkiler bıraktığını, olumsuz yorumların derin travmalar oluşturduğunu, sırların perdesinin kalktığını, mahremiyet değerinin yok sayıldığını görebilecekti. İşte tam da burada, Müslümana doğru sözlü olmanın ve söyleyip aktardığı her şeyin doğruluğunu araştırmanın emrolunduğunu hatırlamak, yerinde olacaktır. Bir haberi araştırmadan, o haberin doğruluğunu kesinleştirmeden, her duyduğunu anlatmak yalana düşmek için yeterlidir. Sosyal medyada ortam sanal olsa da bilgi aktarımı, içerik paylaşımı, sosyal etkileşim gerçektir. Burada görülen bir haberi paylaşıp yalanı yayma tehlikesiyle karşı karşıya kalınabilir. Rabbimiz "Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur." (isra, 17/36) buyurmaktadır. 

Aynı zamanda sosyal medya kullanımı, bir bağımlılık tehlikesi ve tehdidiyle karşı karşıya bıraktığı bireyin gününden, gecesinden kısacası ömründen nice krymetli zamanları da çalmaktadır. "Ömrünü nerede tükettin?" sorusuyla hesaba çekileceğini bilen Müslüman sanal alemde zaman öldüremeyecektir.  Bize düşen, iki oluklu bir nehir olarak tarif edebileceğimiz sanal dünyanın bir oluğu ile iyilik örneklerini çoğaltarak hayrı büyütmek, diğer oluğunun ise gözlerimizi, gönüllerimizi, zihinlerimizi, evlerimizi kirletmesine izin vermemektir.

 Gerçek hayatı sosyal medyaya hapsedilemeyecek kadar büyüklükte önemli ve değerlidir. Sosyal medya da dünya ve ahiret hesabı verilecek bir gerçektir.

 Tüm olumsuzluklar karşısında her birimize görev ve sorumluluklar düşmektedir.

Bize düşen فاستبقوا الخيرات ayetinde emredildiği üzere iyilikte ve güzel işlerde yarışmaktır. Durum ve şartlar her ne olursa olsun her daim iyiliği yaşamak ve yaşatmak, kötülüğün ve kötülerin karşısında durmaktır. Çocuklarımızın ve gençlerimizin hem gerçek hayatta hem de sanal mecralarda iyi insanlarla birlikte olmaları, kötülerden uzak kalmaları için gayret göstermek ve onlara şefkat ve merhametle muamele etmektir. Onları sahih ve doğru bilgiyle aydınlatmak, Peygamber Efendimiz (s.a.s)'in güzel ahlakıyla buluşturmaktır. Unutmayalım ki, yeryüzünü iyilik imar edecek, dünyayı yaşanılır kılan ancak iyiler kervanına katılanlardır.

Önemli olan, bu yolda yürümekten vazgeçmemek…