Toplum olarak hepimizin eksik olduğu bir konuya değinmek istiyorum. Özür dilemek...

Toplumumuzda özür dilemek o kadar büyük bir eksiklik ki...Gerek sosyal hayatımızda gerekse iş yaşamımızda hata yaptığımızda genel olarak özür dilemeyi bilmiyoruz. Bu öyle bir durum ki sanki özür dileyince bizden bir şey eksilecek gibi... Özür dileyince karşımızdaki insana karşı küçük düşecekmişiz ya da bizimle alay edilecek gibi hissederiz.

Kalp kırarsınız, hata üstüne hata yaparsınız kimi zaman da bencilce davranırsınız; ama özür dilemek, gönül almak aklınıza bile gelmez. İşte o zaman kendinizden korkmalısınız. Çünkü kalbiniz taşlaşmış, vicdanınızı da çoktan yitirmişsiniz.

 Oysa ki özür dilemek erdemli insanlara özgü bir davranıştır. Erdemli insan; akıllı, çalışkan, duygusal, adaletli, yardımsever ve hatasını fark edip karşısındaki insanı kırdığı için gönül almasını bilen, hatasından dolayı özür dileyen insandır. Tabi ki bu demek değildir hata üstüne hata yapıp, kalp kırıp özür dilemeyi alışkanlık hâline getirmek... Önemli olan, özür dilemeyi bilmek ve aynı yanlışı tekrar yapmamaktır.

Özür dilemek insanı asla küçültmez. Siz yanlışınızın farkına varın! Eğer karşınızdaki insan, sırf siz hatanızı anlayıp özür dilediniz diye sizi aşağılıyorsa bu, O insanın ayıbıdır. Aksine siz, hatanızın farkına varıp özür dilemeyi bilip bir de gönül alırsanız ne mutlu size. Demek ki hâlâ kalbiniz insanlığını kaybetmemiş. Bir kalbi kırıp rahat uyuyamıyorsanız demek ki hâlâ vicdanınız ölmemiş. Dünyadaki bunca kötülere, kötülüklere rağmen kalbinizi iyi tutmayı başarabilmişsiniz.

Unutmayın! Herkes, kendine yakışanı yapar.