Selamlar herkese. Bu haftaki köşe yazısının konusu epey bir can sıkıcı, onu belirterek başlamak istiyorum öncelikle. Konumuz Aydın KYK Güzelhisar Kız öğrenci yurdunda yaşanan acı ölüm...
On beş kişilik asansöre on altı kişinin bindiği, asansör kaymaya başlayınca Zeren Ertaş adında bir öğrencinin panikleyerek çıkmak istediği, asansör ve duvar arasında sıkışarak ise hayatını kaybettiği söyleniyor. Ülkenin dört bir yanından yapılan protestolar, hala da devam etmekte. Dün akşam saatlerinde başlayıp gece 01.30' a doğru sonlanan bir eyleme, kaldığım yurtta bizzat şahit olduğum için bu yazıyı kaleme alma ihtiyacı hissettim. İhmal olduğu gerekçesiyle birçok şehirde öğrenciler; eylemlerini meydanlarda, sokaklarda, yurt bahçelerinde sürdürmekte kararlı. On beş kişilik bir asansöre on altı kişi bindi diye asansörün kayması ihtimali oldukça düşük gibi. Burada asıl nokta kişi sayısı değil ağırlık fikrimce. Her öğrencinin aynı kiloda olmadığını da var sayarsak eğer asansörün kayma ihtimali kaça düşer sizce? Bilemiyoruz, belki de sağlam olan asansör o an arıza verdi, çift taraflı bakmak gerek. Öğrenciler hiçbir şekilde sakinleşmek bilmiyor. " Susma, sustukça sıra sana gelecek!", "Verdiğiniz yorgan kefenimiz oldu!" gibi sloganlar ülkenin her tarafında yükselmeye başladı. İşin çok acı bir noktası var: yiten o gencecik canın bir daha geri gelmeyeceği... Ne yapılırsa yapılsın ailesinin üzüntüsü dinmeyecek ne yazık ki.
Herkesin bir suçlu arama peşinde olduğunu görüyorum. Ama bir şeyleri veya birilerini kınamakta, yargılamakta cimri olmak gerektiği kanısındayım. Velev ki bunun bir ihmal olduğunu varsayalım. "Peki o zaman neden aynı şeyi kendilerinin de yaşayabileceğini düşünen başka öğrencilerin protestoları garipseniyor?" Bir de bu olayın bir kazadan ibaret olduğunu farz edelim. "Niçin ülke genelindeki sorumlulara suçları olmadığı halde bu derece baskı yapılıyor?" diye ikileme düşen sorular ortaya çıkmaz mı?
Bu konu hakkındaki asıl fikirlerimi de belirterek bitirmek istiyorum. Hiçbir öğrenci yurdu ev gibi olmaz, olamaz. Eksikliklerin olduğu, öğrencilerin artık illallah ettiği yurtlar var mı, var. Sorunlara çözümlerin ne yazık ki geciktirildiği zamanlar var mı, o da var. Ama şunu da unutmamak gerek. Ortada bir ihmal olmuş olsa dahi tüm yurtlar için bunu genellemek doğru değil. Bu durum oldukça üzücü, kahredici farkındayım. Öğrencilerin bir nevi hak arama derdinde olduğunun da farkındayım, hak da veriyorum. Ama kulaktan dolma bilgilerle değil, işin aslını tam anlamıyla öğrendikten sonra ortaya "doğru" bir tepki koyulmalı. Her ne kadar giden canın geri gelmeyecek olması gerçeği yüzümüze bir tokat gibi çarpsa da. Acının tarifi yok. Öfkelerini, üzüntülerini de asla kınamıyorum. Herkes çok üzgün ve bir o kadar da öfkeli. Ailesine sabır diliyorum, Allah mekanını cennet eylesin inşallah. Eğer bu durum gerçekten ihmalse yapılan protestolar az bile. Ama olay kazadan kaynaklı ise ortada bir suçlu da olmamış oluyor.
Bu konuda bir yazı kaleme almak zaten benim için yeterince zorken, olaya bizzat şahit olmadığımdan net bir kanıya varamadım. Naçizane düşüncelerimi paylaşmak istedim o yüzden. Umuyorum ki bir daha böyle bir şey yaşanmaz, başka da bir şey demek oldukça güç çünkü...