Herkese selamlar. Bugün sizlerle kendi düşüncelerimi değil kıymetli bir arkadaşımın satırlarını paylaşacağım...

Tarumar olmuş bu yeryüzünde derinlikleri olan insanlarla yolumun kesişmesi beni ayrıca mutlu ediyor. Günümüz yaşantısına yönelik hissiyatları gönlünden kalemine süzüldü ve bu kelimelerle de ölümsüzleşecek umuyorum. Keyifli okumalar...

“Ben küçük bir çocuğum!

Bozguna uğramış insanlığın içinde çocukça bir bozguna uğradım.

Sebepsiz yere...

Söyleyin nedir benim suçum, nedir benim günahım? Dünyaya rengarenk bakmaktan başka...

Ey insanlar! Bakın ülkemin üzerine hüzün tortuları yağıyor! Oyun parklarımın, çocukluğumun üzerine acının vahşeti ve insanlığın kan tortuları serpiliyor...

Sırtımda bir yırtık çıkın, çıkının içinde ise insanlığını yitirmiş insanların yükü...

Reva mı bu bana? küçücük bedenimde bunca yük taşımak...

Ben küçük bir çocuğum!

Çocukluk umutlarımız öldü, hadi gelin masum can kardeşlerim, gidelim artık buralardan. Bu dünya bizi barındırmayacak kadar küçük ve masumluğumuza layık olmayacak kadar kirli. Artık bir başka bahara nergis çiçeklerimizi ekeceğiz...

Ben küçük bir çocuğum!

Acı dolu ama hala çocuk gülüşlerimiz duyuluyor yıkık duvarların ve kan bulaşmış enkazların arasında. Fakat...

Yavaş yavaş kahkahalarımız uçuyor gökyüzünün çığlığı ile esen rüzgarla…

Ve... geriye sadece virane olmuş, bir zamanlar gülüşlerimizle dolan odalar ve enkazlardan geriye kalan anılar...

Ben küçük bir çocuğum!

Küçük ellerimi açtım semaya. Her gökyüzünü çığlık ile esen rüzgarla , o acı dolu, çocuk  haykırışlarımızın gitmediği, dünyanın dört bucağına o rüzgar ile esip; acı dolu gülüşler, acı dolu feryatlar, acı dolu hüzünler ,acı dolu çocuk mutlulukları ve acı dolu umutlarla beraber insanlığın yitirmemiş insanlara ulaşmasını diliyorum Rabbimden.

Ben küçük bir çocuğum!

Namüntenahi bir zamanda, insanlık duygusunun kaybolmaya yüz tuttuğu bir çağda, seslerimiz duyulmuyor o insanların arasından. Bizim acı dolu haykırışlarımıza karşı insanlar kör, sağır, duyarsız ve kaygısız...

Ben küçük bir çocuğum!

Atalarımızın gözünde hala bir gelecek umut ışığı... Bize vaat ettikleri huzurlu sokakları geri getirmek için yılmaz adımlarla zulme karşı, direnişle, umut ışığının yolunda bir bir şehit düştüler...

Onlar ki şehit,

Onlar ki öncü,

Onlar ki korkusuz,

Onlar ki koca yürekli insanlar...

Biz savaşın en masum kurbanlarıydık. Tek hayalimiz her çocuk gibi bir oyun saatini sabırsızca beklemekti ama biz her gün hangi saatte bombalar atılacak diye ölüm saatini bekledik sessizce...

Ben küçük bir çocuğum!

Belki bir gün bu savaş bitter diye derin ve huzurlu bir uykuya dalmak istiyorum annemin huzur dolu kucağında. Belki bir gün bu savaş bitter umudu ile oyun oynadığım sokakların hayalini kurarak uyuyorum şimdilik. Harabe olmuş sokakların içinde hala bir umut ışığı ile gözlerimi yumuyorum pervasızca babamın dizlerinde...

Selâmetle kalın...

Yırtık ama hala renkleri hiç solmamış uçurtmama sahip çıkın...

Benim yerime onu masmavi gökyüzünde özgürce siz uçurun...

Ben uçuramadım duman kaplı kapkaranlık gökyüzünde.

Siz onu özgürce uçurun benim yerime

Ben küçük bir çocuğum!”

...

#🇵🇸

Berfin Avcı