"Günümüz gençliği nereye gidiyor?" sorusunu sormadan edemiyorum şu sıralar. Akıp giden su gibi zamandan çalınanlar, sadece sosyal medya paylaşımları mı olmalı mesela? Ya da insanlar arasında bahsi geçen biri olmak için ne olduğu belirsiz saçmalıklar mı yapmalı? Nefsine yenik düşüp özentilerin hüküm sürdüğü bir gençlik ne denli kendine saygı duyabilir? Peki ya kendine has bir çizgisi, sağlam bir duruşu olabilir mi? Kimsenin ne düşündüğünü önemsemedikten, empati ve anlayıştan yoksun olduktan sonra popüler olunsa ne yazar? Bir Z kuşağı bahsi ki, sanki her şeyi şu zamanın gençliğine mübah kılmış! Bu ne saçmalık ne bu umursamazlık, vurdumduymazlık! Yarını düşünmeden atılan adımlar, gününü gün etme çabaları, her şeyin en son modelini kullanma rekabetleri diz boyu! Hisler küçücük emojilere sığdırılmış, zihin deseniz telefonların komutasında çalışır halde! Bunların kaçınılmaz olduğu ile ilgili bahane bulmak çok kolay tabi. Ancak şu asla unutulmamalı: İnsan kendini kandıramaz, en fazla bilincini buna inandırabilir. Ahir zamanın kanayan yaraları olan gençler trend olma, beğenilme, hep ön sıralarda olma, özentilik vs. gibi 'hastalıklardan' bir an önce kurtulmaya çalışmalı. Çok yazık! Nereye gittiğini bilmeyen, karanlıklarda olduğunun farkında bile olmayan gençliğe çok yazık. Son olarak şunu söylemek istiyorum. Kanayan yaralar iyileştirilebilir ama "zamanında" edilmeyen müdahale yarayı büyütür. Tıpkı ağacın sadece yaşken eğildiği gibi. Artık top bundan sonraki süreçte kendini sorgulamaya söz vermiş gençlerde...