Herkese selamlar. Ankebut süresi ile devam edeceğiz…

Ankebut Arapça "örümcek" anlamına gelmektedir. Anketbut/41 de örümceğin bahsi şöyle geçer:

"Allah'tan başka dostlar edinenlerin durumu bir ev edinmiş̧ olan örümceğin evidir. Halbuki evlerin en gevşeği örümceğin evidir." Bu ayette Allah'ın iradesinden başka sığınak aramanın neticesiz kalacağına ve her türlü tehlikeyi beraberinde getireceğine değinilmiştir. Gerçekten de öyle değil midir, bir düşünün istiyorum. Şahsen ben, Allah'a tüm benliğimle sığındığım hiçbir durumdan zararlı çıkmadım bugüne kadar. Gerek yaşamın içinde gerekse namaz sonrası duamda bunu sık sık hatırımda bulundurmaya çalışırım. Namaz demişken 45. ayette namazdan şu şekilde bahsetmiş̧ Yüce Allah:

"Namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı zikretmek ibadetlerin en büyüğüdür." Günde beş̧ vakit alnımızı secdeye dayamıyor olsaydık, seccadenin üzerine değil de nereye akıtırdık tüm hüzünleri, geçmez sandığımız kederleri...

Bir önceki İsra suresinden bahsederken de imtihan konusuna değinmiştik. Ankebut süresinde de aynı konuda bir ayet bulunuyor:

"İnsanlar imtihan edilmeden sadece 'iman ettik' demeleriyle bırakılacaklarını mı sandılar?"

Elbette iman ettiğimizin en güzel ve oturaklı delillerinden biri, imtihanlarımızı nasıl karşıladığımız olacaktır. Her hâlükârda güzel karşılayanlar, tüm sınavların Allah'ın takdiriyle yaşandığını bilenlerdir.

Her nefsin ölümü tadacağına, Lut, Ad ve Semud kavimlerinin helak edildiğine, Hz Musa'nın apaçık delillerle geldiğine ve iman edip salih ameller isleyenlerin günahlarının örtüleceğine de ayrıca değinilmiş̧.

İmtihanları geçebilmek uğrunda seccadeniz kâğıt, alnınız kalem, Allah yar ve yardımcınız olsun.