Dünya, mazlumların sabrının; zalimler tarafından sınandığı bir yer. Zulüm kelimesi bütünüyle bazı insanlarda hüküm sürüyor! Düşünüyorum ama mantıklı bir açıklama bulamıyorum yapılan bu zulümlere. İsrail-Filistin mücadelesinden bahsediyorum elbette...

Lafı hiç dolandırmadan çok açık konuşacağım. İşin siyasal boyutu hakkında pek de bir bilgi sahibi değilim. Konu hakkında yerinde fikirlere sahip olan insanlar kadar net de konuşamam. Ama namaza durulduğu esnada insanlara yapılan saldırıların etik, siyasi veya ahlaki hiçbir açıklaması olamaz! Hiçbir makul neden masum insanların katliamını meşrulaştırmaya yetemez! İnsanlık zaten bir çocuğun katledildiği gün ölmüşken kalkıp da bu yapılanlar neden?

Sebep her ne olursa olsun bu zulmün öncüleri, sizler iflah olmazsınız! Vicdansızlığın sınırı artık o kadar zorlandı ki yaşananları anlatmak için bile kelimeler kifayetsiz artık. Ciddi anlamda yazmakta zorlanıyorum. Bu zihniyeti destekleyenlere de diyecek bir şeyim yok. Herkes kendine yakışanı yapar ne de olsa. Kınıyoruz, haykırıyoruz ama nafile... Hz. Muhammed (s.a.v)'in bir hadisi geliyor aklıma bu yazıyı yazmayı sürdürürken: "Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki bu imanın en zayıf derecesidir." Biz eğer ciddi manada kendimize Müslüman demeyi uygun görüyorsak daha doğrusu "yakıştırıyorsak" bu hadis doğrultusunda hareket etmek ve düzeltme çabasında olmak boynumuzun borcu.

Hep bir çıkar çatışması sürer bu dünyada ve bedelini de ne yazık ki yaşlılar, kadınlar ve çocuklar öder. Katliamları gerçekleştirmede 'en ufak' payı olan bütün herkese 'öldürdüğünüz çocukların kanında boğulun!' demeyi canı gönülden istesek de yapmayacağız bunu Müslümanlar olarak. Umuyorum ki iki günlük dünya için canlara kıyan siz zalimler, vicdanınız tarafından en acımasız şekilde hesaba çekilirsiniz! O zaman her şey farklı olur işte. Çünkü vicdanın dini, dili, ırkı yoktur!