Tahammülsüzlük, hepimizin hayatında zaman zaman karşılaştığı bir durumdur. Günlük hayatta yaşadığımız stres, anksiyete, yorgunluk ve geçmiş deneyimlerin birikimi, tahammül seviyemizi etkiler ve en küçük aksiliklerde bile büyük tepkiler vermemize yol açabilir. Bu durum, genellikle “artık buna dayanamıyorum” ya da “sinirlerim kaldırmıyor” şeklinde ifade edilir. Ancak tahammülsüzlük, sadece anlık bir öfke ya da sabırsızlık hali değil, aslında çok daha derin bir psikolojik sürecin dışavurumudur.

Stres ve anksiyete, tahammülsüzlüğün en büyük tetikleyicilerindendir. Günlük hayatın temposu içinde sürekli bir şeylere yetişmeye çalışırken zihnimiz sürekli bir gerginlik içinde olabilir. Bu birikmiş stres, küçük bir olumsuzlukta bile büyük bir tepkiye dönüşebilir. Özellikle geleceğe yönelik kaygılar taşıyorsak, en küçük aksilikler bile dayanılmaz hale gelebilir. Bunun yanında, mükemmeliyetçi kişilik yapısına sahip olan bireyler için kontrol kaybı, büyük bir sabırsızlık kaynağıdır. Hayatın her alanında her şeyin planlandığı gibi gitmesini bekleyen kişiler, beklenmedik olaylar karşısında büyük hayal kırıklığı yaşar ve bu da tahammülsüzlüğe yol açar.

Duygusal düzenleme güçlükleri de tahammülsüzlüğün önemli sebeplerindendir. Duygularımızı yönetemediğimiz zaman, küçük olaylara karşı büyük tepkiler verebiliriz. İçimizde biriktirdiğimiz duygular, basit bir olay karşısında patlayabilir. Özellikle geçmişte travmatik deneyimler yaşamış kişiler, bugün karşılaştıkları olaylara daha hassas ve tepkisel yaklaşabilir. Geçmişin izleri, bugünkü olayları daha zor tolere etmemize neden olabilir.

Yorgunluk ve tükenmişlik de tahammülsüzlük üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Fiziksel ve zihinsel olarak yorgun hissettiğimizde, stresle başa çıkma kapasitemiz azalır ve en küçük zorluklar bile sabrımızı zorlar. Tükenmişlik sendromu yaşayan kişiler, enerjilerinin tükenmesiyle birlikte tahammülsüzlüklerini kontrol etmekte daha da zorlanırlar.

Uzman Klinik Psikolog Aslı Kanizi, '' Sonuç olarak, tahammülsüzlük sadece anlık bir sabırsızlık değil, stres, kontrol ihtiyacı, geçmiş travmalar ve duygusal düzenleme güçlüklerinin bir yansımasıdır. Zihnimizin bize verdiği bu sinyalleri fark etmek, hem kendimizle hem de çevremizle daha sağlıklı ilişkiler kurmamıza yardımcı olur. Tahammülsüzlük, üzerinde çalışılabilen ve yönetilebilen bir durumdur; yeter ki bunun farkında olalım.''dedi.

Kaynak: İLKHA