Önceki gün Diyarbakır'da BDP tarafından düzenlenmek istenen yürüyüşe müdahale eden polis, kalabalığı dağıtmak için tazyikli su kullandı. Bu arada BDP Batman Mİlletvekili Ayla Akat Ata'da polisin bu müdahalesine tepki göstererek, orantısız güç kullanılmamasını ve vatandaşa yönelik tutumun sert olduğunu anlatmak için polisin yanına gitti. Ancak Diyarbakır polisi Ayla Akat Ata'ya tazyikli su sıktı! Ayla Akat Ata'da buna tepki olsun diye Polisin zırhlı aracının önüne kadar gidip, eliyle sert bir şekilde vurdu ve bu yaptıklarının yanlış olduğunu anlatmaya çalıştı.
Bir Mİlletvekili'ne polis tarafından tazyikli su sıkılması görüntülerle de tespit edildi. Türkiye genelinde tüm TV kanallarında birinci haber olarak verildi. Peki tazyikli su sıkan polislere ne gibi işlem yapıldı? Soruşturma açıldı mı? Ne gibi cezai müeyyide uygulandı? Elbette ki her zaman olduğu gibi bu eylemi greçekleştiren polislere tek bir uyarı dahi yapılmamıştır. Herhangi bir olaya demokratik tepkisini göstermek için halkının yanında yer alan bir Milletvekiline polis tarafından tazyikli su sıkılması, olası toplumsal eylemlerde güvenlik güçlerinin göstericilere yönelik tavırını da ortaya koymuştur. Milletvekili Ayla Akat Ata, görüntülerde polis aracını kullanan memura ısrarla su sıkmamasını söylüyor. Bu hareketlerinden ve konuşmasından belli oluyor. Milletvekilimiz bir bayan olmasına rağmen hala tazyikli su sıkılıyor. Milletvekilliği bir kenara, her şeyden önce Ayla Akat Ata bir bayandır ve bayana karşı biraz daha nazik olmayı öğrenmek zorundayız.
Olaya başka bir açıdan baktığımızda; Örneğin BDP Milletvekili yerine Ak Parti Milletvekiline yönelik böyle bir eylem gerçekleşmiş olsa ne olurdu? Yer yerinden oynardı. Diyarbakır Emniyet Müdürü hatta Emniyet Genel Müdürü dahi görevinden alınırdı! İşte Türkiye'de kişiden kişiye, partiden partiye değişikliğe uğrayan eylemler, tavırlar ve yasalar...
Yasalar ve tutumlar herkese aynı olmalıdır ama konu BDP olunca işler değişiyor. Başbakan BDP Belediyelerini hedef gösterdikten hemen sonra Belediyelere Başbakanlıktan Müfettişler görevlendirildi ve Belediyelerin hesapları didik-didik incelenmeye başlandı. Ama Batman Bölge Devlet Hastanesi 400 milyon (trilyon) TL zarara uğratıldı. Bugün Cezaevinde yatan kimse yok! Hortumlanan paralar ortada yok, sanıkların tamamı ellerini kollarını sallayıp, dolaşıyorlar. Yolsuzluklarda baş rol oyuncularından olan dönemin Batman Valisi Dr. Recep Kızılcık iki kere taltif edildi. Trabzon'a Vali olarak atandı ve kararnamelerde görevi değeştirilmedi. Yolsuzluga adı karışmış bir Vali'nin yargılanması veya hesap vermesi gibi bir durumu olamaz mı? Bu kişinin dokunulmazlığı mı var? Başbakan'a yakın olduğu için kimse hesap dahi soramıyor! Vali Kızılcık hakkında soruşturma açılması için İçişleri Bakanı izin dahi vermedi. Başhekim Dr. Siraç Akgül'den kimse hesap sormadı? Bu yolsuzlukları BDP'li bir yönetici veya bir Belediye Başkanı yapsa şimdilerde ömürboyu hapis cezası ile cezalandırılmıştı (!)
Türkiye'de maalesef her türlü uygulamalarda, eylemlerde ve yasalarda çifte standart uygulanıyor. Ya iktidara yakın olacaksın ya da yaşam hakkın sorgulanacak.
Milletvekili Ayla Akat'a yönelik olarak tazyikli su sıkılmasını tasvip etmek mümkün değil. İsterdim ki Batman Milletvekilleri, tüm siyasi partiler Ayla Akat Ata'ya yönelik bu tavrı kınasın ama her ne hikmetse "iyi oldu, ne işi vardı orda" yaklaşı ile geçmişolsun deme zahmetinde dahi bulunmuyorlar. Ayla Akat Ata bir kaç ay önce yine gaz bombasının ayağına isabet etmesi sonucu haftalarca hastanede kalmış ve sakatlık tehlikesi geçirmişti. Ama her ne hikmetse ne İl yöneticileri ne de iktidar Mİlletvekilleri "geçmişolsun" deme nezaketinde dahi bulunmamışlardı. İnsanlarımızı, partilerimizi ve halkımızı ayrıştırmak bu olsa gerek... Biri şiddet görür diğeri kıs kıs güler... Biz yine de kim olursa olsun şiddete ve haksızlığa uğrayanlardan yana tavrımızı sergilemek durumundayız çünkü, bu konuda yani mazlumun yanında yer almaya andımız var.