ÇETİN CAN -GAZETECİ YAZARBİSMİL e-posta ([email protected])
Asıl konuya geçmeden bir İki meseleyi söylemeden geçemeyeceğim.Bunlardan dikkatimi çeken Bismil'de ekmeğin gramının 530 gramdan 450 grama düşürülmesi ki bunun adına gizli zam deniliyor.Ramazan ayı öncesi sessiz sedasız yapılması ister istemez dikkatimi çekti. Hatırlatayım dedim.
Bir diğer mevzu ise,genelde seçimlerden önce oy toplamanın bir yöntemi;yolları ve kaldırımları onarma olmuştur.Fakat Bismil belediyesine( bu çalışmalara hernekadar seçim öncesi başladıysa da)-seçimlerden sonra hız verdiği çalışmalarından dolayı halkın da teveccühünü kazanan sayın başkan ve belediye çalışanlarına teşekkürlerimi iletiyorum.
İsterseniz şimdi asıl konuya geçelim.Malumunuz epey zamandır bir barış havası seziliyor ülkemizde.Kara kara bulutların yerini mavi bir gökyüzüne bıraktığı bu günlere hasret,bir o kadar da muhtaç bir şekilde umut ediyoruz ki bu topraklarda barış olsun.Savaşın ne kadar kötü olduğunu şu andaki Ortadoğu'ya bakarak anlamak mümkün.Müslümanlar arasındaki savaş,git gide şiddetleniyor.Hemen yanıbaşımızdaki iç savaşlardan bihaber kalmak imkansız.Savaşın yakıcılığı ve yıkıcılığını somut ve birinci elden görüyoruz.O yüzden ne olursa olsun elimize geçen bu fırsatın bad-ı heva olmasını yani boşa gitmesini istemiyoruz.
Fakat madalyonun öteki tarafında ise, sürecin sekteye uğratılması gibi planların var olduğunu da müşahede etmekteyiz.Süreç şimdilerde;soğuk havada buz tutmuş bir gölün üzerine basıldığında her an kırılabilecek bir buz kütlesi görüntüsü veriyor.Ve kırılırsa her iki tarafında içinde boğulabileceği bir görüntü tabi...
Bir başka fikri de ben eklemek istiyorum.Yıllardan beri sıkıntılarla,huzursuzluklarla ve ölümlerle hemhal olan bir halk var.Bu halk asırlardan beri İslama Türklerle birlikte bayraktarlık etmiş bir halk.Dini örf ve adetlerine bazen mutaassıbane bağlı bir halk.Fakat dinine bu kadar bağlı bir milletin çözüm sürecinde benimsediği bir dinin çözüm yollarına neden yer verilmiyor?
Yüzyıllardan beri islam milletine bir sürü alim kazandıran ve islam dini ile müşerref bir millet eğer başka müslüman bir millet ile barışacaksa bunda dinin de rolü mutlaka olmalıdır.Yoksa milliyet-perver düşüncelerle oturulan masada sadece kırmızı çizgiler eksenli bir müzakere olacaktır.Bu da işi zora sokacaktır.Şu andaki süreçteki tıkanma da bundan dolayı kanaatimce.Tam bu noktada aklıma inancından dolayı yıllarca hapis yatan,defalarca zehirlenip memleket memleket sürgüne gönderilen ve bu uğurda anadan,yardan ve serden geçen, kendini sadece ve sadece insanlığın kurtuluşuna adamış ve önemlisi de bu milletin içinden çıkmış,öğretileri milyonlarca insanca benimsenmiş ünlü islam alimi Bediüzzaman Said Nursi geliyor.1900'lü yıllarda doğup büyüdüğü şark illerini gezmiş ve bölgeyle ilgili şu tespitlerde bulunmuş ve tedavi yollarını göstermiş.Diyor ki:"Bizim düşmanımız;cehalet,zaruret ve ihtilaftır;bunlara karşı san'at,marifet ve ittifak silahıyla cihat edeceğiz."
Tabiki bu bir yöntemdir,formüldür ve elzemdir.
Yoksa kendini muhafazakar olarak tanımlayanlarla sosyalizm fikrini kendilerine hedef ittihaz eden insanların kapalı kapılar arkasından yaptıkları bu müzakerenin ne kadar faydalı olacağını tabiki zaman gösterecektir...
Selam ve dua ile...