Kalbinde vicdan ve merhametini yitirmeyen her insanın ortak acısını ve evrensel duyarlılık bilincini anlatan bu mısralar aslında bizlerin de Müslüman olarak dünyada yaşanan bunca haksızlığa, öldürülen binlerce mazluma sessiz kalmamamız gerektiğini bize bir kez daha hatırlatmaktadır.

‘’Nerede bir can ölse, oralı olur yüreğim.

  Olmalı zaten. Olmazsa insan olmaz yüreğim.’’  

                                                          Ahmed ARİF

7 Ekim 2023 tarihinden beri İsrail, Gazze topraklarını kan gölüne çevirdi. En büyük yandaşları ise ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve Kanada’dır. Bu ülkeler İsrail’in saldırılarını bizzat desteklemekte, saldırıda kullandıkları her türlü silah, teçhizat ve askerî yardımı yapmakta, bu durumu meşru kılmaktadır.

İsrail’in saldırılarından bu yana yaklaşık 45 bin kişi hayatını kaybederken yine yaklaşık 105 bin 360 kişinin yaralandığı ve 2 milyona yakın halkın da göçe zorlandığı feci rakamlarla karşı karşıyayız. Bu korkunç rakamlara rağmen İsrail, hâlâ Gazze ve Filistin topraklarında katliamlarına devam etmektedir. İsrail; Gazze ve Filistin’de sivilleri, çocukları, bebekleri, kadınları, hastaneleri, okulları, camileri… hedef alırken Dünya’daki devletler, sanki bir sinema filmi izler gibi sessiz kalmaktadır. İsrail; İnsan Haklarını, İnsan Hakları İzleme Örgütü raporlarını, Uluslararası Hukuku, Uluslararası Ceza Hukuk kurallarını, Uluslararası Ceza Mahkemesi kararlarını, Cenevre ve Lahey sözleşmelerini ihlâl ederken sözde demokratik ve insan hakları savunucusu ülkeler bu duruma tepki vermemiş aksine İsrail’i koruyup kollayıp bariz bir şekilde desteklediklerini beyan etmişlerdir.

İnsan hakları, bir tek Avrupa ülkelerine gelince uygulanmakta konu bir Müslüman devlet ya da bir Müslüman ülke olunca İnsan hakları kesinlikle ortadan kalkmaktadır. Zira Çocuk Hakları da aynı şekilde. Gazze ve Filistin topraklarında öldürülen milyonlarca bebekler, çocuklar varken hiçbir Avrupa ülkesi çocuk haklarından bahsetmedi bile. Neden onlar çocuk değil miydi, onlarında da hakları yok muydu? Her çocuk gibi onlar da koşup oynamak istemez miydi? Çünkü onlar Müslüman çocuklardı bu sebepten ötürü Avrupa ülkelerinin gözünde her haktan doğuştan mahrumdu...

İsrail, bir devlet değil insanı dili ve dinine göre yargılayan Siyonist bir terör örgütüdür. İsrail’in işlemiş olduğu ve hâlen de devam ettiği bu insanlık suçuna Müslüman bir ülke olarak bizler de ortak olmayalım. İnsan olarak elimizden dua etmenin yanı sıra İsrail menşeili ürünlere yönelik boykot hareketini istikrarlı bir şekilde ülkece yürütmemiz gerekmektedir. Şunun bilincinde olmamız gerekir; boykotlar, toplumsal duyarlılık ve tepkilerin bir yansımasıdır ve bir ülkenin ekonomisi üzerinde azımsanmayacak bir öneme sahiptir.

Bu nedenle elimizden geldiğince İsrail ve ABD menşeili ürünlerden (gıda, giyim, teknolojik ve elektronik aletler, temizlik ürünleri) uzak durmalı, bu ürünleri tüketmemeli çevremizdeki herkesi bu konu hakkında duyarlılığa davet etmeli ve bilinçlendirmeliyiz. Zira bizler insan olarak bugün yaşanan bu vahşete sessiz kalıp tepkimizi göstermezsek yakın zamanda biz de aynı drama tabi olabiliriz. Bir ülkenin gücünü kaybetmesinin en önemli yollarından biri de ekonomisinin çökmesinde bağlıdır.

Sözlerime değerli şair Cahit Zarifoğlu’nun şu dizeleriyle son vermek istiyorum:

‘’ Filistin bir sınav kâğıdı.

  Her mü’min kulun önünde.’’

  Sınavımızı en güzel şekilde verebilmek ümidiyle...Vesselam!