Bugünden itibaren Mübarek Kurban Bayramını kutlamanın buruk sevincini yaşıyoruz.
Neden buruk? Çünkü son ik ayda ülkemizde ve bölgemizde yaşanan olaylar ardından Van depremi ve 601 vatandaşımızın ölümü binlerce kişinin yaralanması bizleri kahreden önemli olaylardı. Bu üzüntü ve keder içerisinde Bayrama giriyoruz...
12 Haziran seçimlerinden sonra başta Kürt sorunu olmak üzere demokrasi anlamında çok güzel gelişmelerin olacağı ümidini taşıyorduk. Ancak ne acıdır ki tüm bu beklentilerin tersi gelişmeler yaşanarak, çatışmaların daha da arttığı, insanlarımızın daha çok öldüğü bir dönem içerisine girdik. Tutuklama furyasının da başladığı günümüzde Van'da yaşanan deprem acımıza acı aktı. Van Depreminde ki acıyı tüm benliğimizle yaşarken, yapılan yardımlarda birlik ve beraberlik ruhunun ortaya çıkması da sevinç kaynağımız oldu. Vanlı kardeşlerimize Türkiye genelinde büyük bir yardım seferberliği başlatıldı. Ölye ki Van'a gelen yardımların nereye konulacağı konusunda çareler aranmaya başlandı. Hatta yardımların şimdilik durdurulması dahi istendi. Acı bir afet olayında tüm Türkiye'nin bütünlük içerisinde hareket edip, Kürdü, Türkü, Arabı, Lazı Çerkesi tüm halklar aynı amaç doğrultusunda hareket etmiş ve Van halkının yardımına koşmuşlardır. İşte özlenen tablo buydu, keşke bu tablo her alanda da gelişebilse ve terör olayları başta olmak üzere herkes aynı birliktelik, kardeşlik ruhunu ortaya çıkarabilse...
Yeni dönemde umudumuzu artıran önemli gelişmelerden biri de yeni sivil Anayasa çalışmalarının başlamasıydı. Her ne hikmetse Anayasa görüşmeleri başlayınca şiddet olaylarında daha da tırmanma gözlendi. Derin güçlerin devreye girdiği duygusuna kapılmamak elde değildi. Türkiye'nin önünü açacak, tüm halkımızı kucaklayacak, daha ileri demokrasinin toplumumuzun her kademesinde gelişmesini sağlayacak, anti demokratik yasaları ortadan kaldıracak yeni Anayasa bence tek çözümdür. Bu çözümden ürken ve korkan zihniyet son çırpınışlarını yaşamaktadır. Türkiye’nin daha da ileriye gitmesinden korkanlar yeni sivil Anayasa'da kırmızıçizgiler diye ortaya çıkarak, bu güzel çalışmaları sabote etmeyi amaçlamaktadır. Kim ne derse desin ortak bir Anayasa toplumsal uzlaşıyı da beraberinde getirecektir. Birbirimizle alıp veremediğimiz yok. Halkların barış ve kardeşlik içinde özgürce yaşaması için 12 Eylül Askeri Anayasa'nın mutlaka değişmesi gerekmektedir. Her ne kadar birileri kırmızıçizgilerden bahsetse de bazı tabulardan kurtulmamız ve daha demokratik bir ortamda yaşamamız için mevcut yasalarda mutlaka köklü çözümler yapılmalıdır. Yıllardır ülkemizde başörtü meselesinin bir tabu olarak mevcudiyetini koruması dahi Türkiye için büyük bir handikap... Bence başörtü meselesi Kürt meselesi ile benzeşmektedir. Başörtü meselesi de talep edilen kültürel ve demokratik açılımlar gibi yasakçı zihniyetle halkımıza dayatılmaktadır. Öncelikle bu tür yasaklamalar kalkacak, düşünce ve ifade özgürlüklerinin sınırları daha da genişletilecektir. Aksi halde yıllardır sorun olarak karşımıza çıkan bu meselelerden hiç bir zaman kurtulamayacağız ve Türkiye'nin elini kolunu bağlayan 12 Eylül darbe Anayasası ülkemizin üzerinde bir demoklasin kılıcı gibi kalmaya devam edecektir.
Ülkemiz gerçekten de büyük ve büyük olduğu kadar da gelişen bir ülke... Dünyanın 17'ci büyük ekonomisi olan Türkiye'nin elbette ki dış ve iç düşmanları olacak. Türkiye'nin büyümesi önlemek adına derin güçlerin neler yaptığını herkes yakından görmektedir. Türkiye bu düşmanlığı ancak ve ancak demokratik açılımlarla, ülke genelinde hangi ırka ve hangi dine mensup olursa olsun tüm halkların kucaklanması ile ortadan kaldırabilir. Halklar eğer "ben Türküm" diyeceğine "Türkiyeliyim" ve "Türkiye'de yaşamaktan, bu ülkenin bir halkı, parçası olmaktan gurur duyuyorum" diyebiliyorsa sorunlar büyük ölçüde çözülebilir aksi halde tüm barış çabaları "havanda su dövülmekten", "ipe un sermekten" başka hiç bir işe yaramaz...
Barışın, kardeşliğin, özgürlüklerin ve mutlulukların bol olduğu daha güzel yarınlar için herkesin mübarek Kurban Bayramını kutlar, Bayramın tüm insanlığa huzur ve barış getirmesini dilerim...