Herkese selamlar. Bugünkü konumuz yine aynı konu, bu gidişle hep de aynı konu olacak...
Gördüklerim karşısında üzüntümü ifade edecek tek bir kelime dahi bulamıyorum. İçim kaldırmıyor artık açlıktan ölen çocukları görmeye, kucaklarında bebek cesetleriyle feryat eden anne babalara şahit olmaya...
Yazamıyorum... Bu satırlara düşen her bir harf kan misali güç bela düşüyor kalemimden. Birilerine seslenmek, boykotu sürdürmek yada paylaşım yapmak kim ne derse desin havanda su dövmek şu saatten sonra... "Elimizden bir şey gelmez." dedi milyarlarca insan... Empati yapmak lazım falan da demem artık, biliyorum etkisiz, yazdığım her şeyin havada kaldığının da farkındayım. Fakat derler ya söylesem tesiri yok ama sussam da gönlüm razı değil diye, benimki de o mesele. Bir çocuğun haykırışlarını işittiğim, bir bebeğin cansız bedenini gördüğüm yerde, bitti... Ne demeli, ne söylemeli, var mı bu yaraya bir derman? Bir an gözümün önüne geliyor o zavallılardan birinin ailemden biri olması düşüncesi. Bu bile nefesimi kesmeye, kalbimi sıkıştırmaya yetiyor. Peki siz hiç aldığınız nefesin yüreğinizi parçaladığı bir acı duydunuz mu?
Bu yazıyı sadece ve sadece hislerimi paylaşmak için kaleme aldım. Kınayacak veya farkındalık oluşturacak takatimin tükendiğini hissediyorum. Ama yine de yazmak istedim. Ve bu satırların en eli kanlı failleri, Ahmet Ümit' in deyimiyle en ilkel hayvanları olan insanoğlundan bir kez daha iğrendim...