Geçen gün sosyal medyada şöyle bir paylaşıma rastladım; “Fakire sürekli yetinmeyi öğretmeyin, fakir zaten yetinmeyi biliyor. Zengine öğretin ki paylaşmayı bilsin..”Che Guevara adında Arjantinli bir Marksist’in sözüymüş. Kimi beğenir, çok doğru bulur, kimi beğenmez yanlış der. Benim bunu tartışma gibi bir niyetim yok…
Benim derdim şu ki: Ektiği, biçtiği ekinin yüzde onunu, ticaret ile kazandığının kırk’ta birini fakirlerle paylaşmayı farz kılan, yaptığı hata ve işlediği bir çok günah’ın kefaretinde, ya fakirleri doyurmayı ya da giydirmeyi şart koşan, farz dışında da sürekli sadaka verip kardeşine yardım etmeye teşvik eden bir dinin mensuplarıyız. Ama maalesef öyle bir mal sevgisi girmiş ki kalbimize, yılda bir gelen fıtır sadakasını bile çok gören, vermemek için uğraşan , yahut da en azından evimden çıkmasın diye çocuğuna vermenin yollarını arayan bir ümmet olduk…
Halbuki bu ümmetin tarihi fedakarlıklarla dolu ; hem peygamber efendimiz(sav) hayattayken, hem de vefatından sonra, malını, canını hiç düşünmeden feda edenleri saymaya kalksan sayamazsın…
Hz. Ömer (ra) şöyle anlatıyor:
“Hz. Peygamber bir gün bizlere sadaka vermemizi emretti. O sıralarda mal bakımından oldukça zengindim. Kendi kendime “Eğer Hz. Ebu Bekir’i geçebilmem mukadderse ancak bugün olabilir” dedim ve malımın yarısını getirdim. Hz. peygamber “Aile efradına bir şey bıraktın mı?” diye sordular. “Evet, onlara da bir şeyler bıraktım” dedim. Ne kadar bıraktığımı sorduklarında da “Bunun kadar da onlara bıraktım” cevabını verdim. Biraz sonra da Hz Ebu Bekir geldi. Hz. peygamber ona da “Ey Eba Bekir! Sen aile efradına ne bıraktın?” o da “Onlara Allah’ı ve onun resulünü bıraktım” dedi. Bunun üzerine onu hiçbir zaman geçemeyeceğimi anladım.” (Ebu Davud, Tirmizi)8.
Hz. Aişe validemiz Medine’de evinde bulunduğu bir sırada dışarıda bazı sesler duydu ve ne olduğunu sordu.
“Abdurrahman b. Avf’ın Şam’dan yiyecek getirmekte olan kervanı döndü, bu sesler de ondan geliyor” dediler. Bu kervan 700 deveden meydana gelmiş olup Medine onların sesleriyle çınlıyordu. Bunun üzerine Hz. Aişe “Ben Hz. Peygamber’in Abdurrahman b. Avf’ın cennete sürünerek girdiğini gördüm.” buyurduğunu işitmiştim.” dedi. Bu sözler Abdurrahman’ın kulağına gittiğinde “Eğer yapabilirsem oraya (cennete) sürünerek değil ayakta ve yürüyerek girmeye çalışacağım” dedi. Ve gelen kervanları bütün yükleri ve hayvanlarıyla birlikte Allah yolunda infak etti.(Hayat’üs Sahabe)
Hz. Ömer’in oğlu Abdullah Arafat’tan Cuhfe’ye indiğinde hastalandı. Canı balık çekmişti. “Canım balık yemek istiyor. Benim için bulamaz mısınız?” dedi. Aradılar sonunda bir taneden başka bulamadılar. Onu alıp Abdullah’ın hanımı Safiye b. Ebi Ubeyd’e getirdiler. O da pişirip onun önüne koydu o sırada bir fakir gelerek Abdullah’ın yanına oturdu. Abdullah O’na şu balığı al da ye!” dedi. Bunun üzerine oradakiler “Sübhanellah! Bizi o kadar yordun; bu balığı güç bela bulabildik onu sen ye; bu adama da başka bir şey veririz” dedilerse de O “Ben bu balığı çok istedim. Öyle ise onu sadaka vereceğim” dedi. (Ebu Nuaym – Hilye)
Bunlar sadece bir kaç örnek, belki bunun gibi binlerce örnek var Sahabe ve tabiilerin hayatında. Onlar ki Allah’ın şu hitabına muhatap olmuş olan Sahabe veya onların çoçuklarıydılar.
” ihtiyaç içinde olsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin bencilliğinden korunmayı başarırsa işte kurtuluşa erecekler onlardır.” (HAŞR 9)
Evet bizler de bu büyüklerimiz gibi nefsimizin benciliğinden kurtulup Allah yolunda harcayabilseydik, fakirlerimiz bizlere kin ve haset yerine sevgi ve muhabbet besler, gerçekten kardeş gibi olurduk. Bu kadar bolluk ve berekete rağmen, acaba yağmur yağacak mı, yağmayacak mı? Diye rızkımızın derdine düşmez, rızkın kefili nasıl olsa Allahtır deyip ona tevekkül ederdik…
Yine malesef kitabımızdan, peygamerimizden ve dinimizin güzelliklerinden uzak kaldığımız için, paylaşmayı kafirlerin sözlerinde arayıp, teselli bulmaya çalışacak kadar zavallı olmazdık…
Rabbim bir an önce bizleri Kuranın ve Peygamber efendimizin (sav) sünnetiyle aydınlatıp hidayete erdirsin. İslam kardeşliğini tüm güzellikleriyle özellikle de paylaşmayı yani Allah yolunda infak etmeyi aramızda tahsis etsin inşallah.