Hz. Ömer (r.a) diyor ki, cahiliye döneminden iki şey hatırladıkça dayanamam, birisine gülerim, diğerine ise ağlarım...

Yolculuğa çıktığımızda, helvadan put yapar, ilah diye onlara ibadet ederdik. Acıktığımız zaman da yiyecek bir şey bulamazsak, ilah diye taptığımız o putları yerdik. İşte bunu hatırladıkça dayanamam gülerim...

Dayanamayıp ağladığım olay ise, bir kızım olmuştu, oynayacak yaşa gelmişti. Artık onu insanlardan saklayamıyordum. (Cahiliye döneminde insanlar kız çocuklarından utanırlar, bu yüzden kız çocuklaını saklarlardı) bir gün onu alıp çöle götürdüm. Çukur kazarken kızım, gelip, baba alnın terlemiş diye alnımdaki terleri silmeye başladı. Sonra onu kazdığım çukura koyup üzerine kum attmaya başladım. Kızım, onunla oyun oynadığımı sanıp gülüyordu. O şekilde kayboluncaya kadar kum atmaya devam ettim. Sonra arkamı dönüp geldim...

Cahiliye dönemindeki buna benzeyen olayları, Kuranı Kerim'in şu ayetlerinde de görüyoruz: " Diri diri gömülen kıza hangi suçundan dolayı öldürüldüğü sorulduğunda" (Tekvir Suresi8-9)

Peki, cahiliye döneminde bu kadar zalim,bu kadar gaddar, bu kadar acımasız, bu kadar vahşi olan bu insanları, peygamber efendimizin (sav) hadisinde de dediği gibi; doğru yolu bulmak için takip edeceğimiz birer yıldıza çeviren şey neydi acaba?... Tabi ki imandı...

Üstad Bediüzzaman' ın da dediği gibi; "iman insanı insan eder, belki de sultan eder" imandan yoksun insan her şeyini kabeder...

İman, müşrik iken, kendi elleriyle kızını diri diri toprağa gömecek kadar zalim olan Ömer'i adalet ve merhamet timsali Ömer'e çevirmişti. Hatta halifeliği döneminde, kul hakkına girmekten o kadar korkuyordu ki, fakir, muhtaç insanlara kendi sırtında erzak taşıyacak duruma gelmişti. Yardım etmek isteyenlere de; kıyamet gününde de benim yükümü siz mi taşıyacaksınız? Diye cevap verirdi...

İşin hakikati bu; eğer gerçek bir imana sahip olsaydık, yani Peygamberimizin (sav) ashabı gibi bir imana sahip olsaydık, bugün yaptığımız hangi zulmü yapabilirdik ki?...

Zilzal Suresinde geçen bir hakikat olan; yaptığı miskali zerre hayrın ve şerrin kaybolmayacağını, kıyamet gününde karşısına çıkacağını bilen ve gerçekten buna iman eden bir insan, bırakın elini Narin gibi masum bir çocuğun kanına bulaştırmayı, bir hayvana bile eziyet etmekten imtina eder. Hatta Hz. Süleyman'ın yaptığı gibi; karıncalar incinmesin diye yolunu değiştirir...

"Nihayet Karınca vadisine geldiklerinde, bir karınca şöyle dedi: “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; aman, Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin!” Onun bu sözünden dolayı Süleyman neşeyle gülümsedi ve “Ey rabbim!” dedi, “Gerek bana gerekse anne babama verdiğin nimete şükretmeye ve hoşnut olacağın iyi işler yapmaya beni muvaffak kıl. Rahmetinle beni iyi kullarının arasına kat!” (Neml Suresi 18-19)

Rabbim Cennet ehli olan masum, Narin'in sevenlerine sabrı cemil versin inşaallah...

Bizlere de hakiki bir iman nasip etsin. Sıratal mustekim üzere; nimet verilenlerin (peygamber, Sıddık, Salih ve şehidler) yolu üzerine hidayet etsin... Amin...