Büyüğünden küçüğüne, yaşamın kargaşasından bıkan günümüz insanının tek bir amacı var artık fark ettiniz mi? Mutlu olmak!

Kimisi bu mutluluğun kaynağını paraya bağlamayı seçti, kimisi güzel bir ev veya arabaya kimisi ise nefsinin buyurduğu her türlü isteğe düşünmeden "amenna" demeye. Benim de içinde bulunduğum tabiri caizse 'kargaşa' sebebiyle bir süredir ara verdiğim köşe yazılarına bu konu başlığı altında bir yenisini ekleyeceğiz. Başlayalım...

Öncelikle şu bir gerçektir ki benim nezdimde, cennet dünyada aranmaz. Ama bizler bu arayışı fıtratımız gereği her daim ısrarla sürdürürüz. Kınamıyorum. Cennet nedir, nasıl yerleşmiş zihinlerimize ki dünyada arama gafletine düşmüşüz de almış başımızı gidiyoruz? İnsan, yaşı ilerledikçe birtakım durumların ayrımına daha da anlamlı bir şekilde erişir. Bu ayrımları, bahsedeceğimiz konu çerçevesinde kendi üzerimden örneklendireceğim. Yunus Emre'yi bilirsiniz. Çok güzel bir mısrasının yine karakterimce çok benimsediğim bir dizesi vardır. "Bana seni gerek seni!" Bu anlamlı dize ışığında, yaşım ilerledikçe cennet için değil Allah'ın rızasını kazanmak için yaşamanın her türlü güzelliği beraberinde getireceğine ve dünyada mutluluğu aramanın anlamsız bir arayış olduğuna kanaat getirdim. Toplum olarak zihinlerimizdeki 'cennete varma' düşüncesinin temelinde de mutlu olma isteği yok mudur zaten? Şüphesiz. Hangimiz bunu inkâr edebilir? Öyleyse çözümün bir tek olanın rızasını kazanmak olduğuna inanmayı başardıktan sonra en ağır yenilgi bile mutluluğa engel olabilir mi? Sanmam. Sizler de dünyada cenneti arayanlardan mısınız bilmem ama havanda su dövmek gibi bir şey olduğunu düşünüyorum bu durumun. Çok değerli bir rica üzerine yazdığım bu yazıda birtakım arayışlara kendimce bir mana yüklemek ve az da olsa kalplerinize değmek istedim. Mutluluğun tek bir tanımı yoktur derler, buna kesinlikle katılıyorum. Bir hediye de mutluluğa sebeptir, güzel bir söz de. Ama ebedi mutluluğun bir tek tanımı vardır. Umuyorum ki bu ebedi mutluluğun tanımı, gönüllerinize takva harfleriyle işlenir. Bir sonraki yazıya mutluluğa vararak geleceğinizi umut ederek, o mutluluğun yegâne kaynağına emanet ediyorum sizleri.