BİR “ÖNERGENİN” ÖNERDİĞİ “ŞAHSA BAĞLI EĞİTİM UZMANLIĞI”
14 Mart 2014 tarihli resmi gazetede yayımlanan 6528 sayılı kanun gereğince, Milli Eğitim Bakanlığında Milli Eğitim Bakanı müsteşarı hariç tüm üst düzey yöneticileri ile il milli Eğitim müdürleri, ilçe milli Eğitim müdürleri ve merkez teşkilatında bulunan şube müdürlerinin tümü görevden alınarak merkez şube müdürleri ve ilçe Milli Eğitim Müdürleri şahsa bağlı kadrolarda EĞİTİM UZMANI olarak AYIRTILDI(!) diğer yöneticiler ise kendi kadrolarında bırakılarak havuza alındı. Kadroları ellerinden alınan bu arkadaşlar bu kadrolara ve bu makamlara gelinceye kadar hangi aşamalardan geçtiğini ve ne tür sıkıntılar çektiklerini hangi sınavlardan ve hangi faturaları ödediklerini biliyor musunuz? Biliyorsanız ve buna rağmen yaptıysanız kurtuluşunuz yok bence ilahi adalet karşısında, yok şayet bilmeden ve düşünmeden yaptıysanız bu halka ve bu millete vermeniz gereken, bir hesabınız var bence. Ve bu hesabı “din gününe ”bırakmayın. Benim bildiğim, inandığım ve güvendiğim Başbakanımız “başkasına olan kin ve nefreti onu adaletten alıkoymaz” ve bu mağduriyetin çapını bilseydi hemen yanlıştan dönülmesini isterdi.
Umarım bununla eğitimin kalitesi artmıştır.70 ve bazı yerlerde 100’e çıkan sınıf öğrenci sayıları 30 ve hatta 30’un altına inmiştir. Okuma yazma oranları artmış, ilk, orta ve lisede okullaşma oranı artar, Okullara artık ödenek ayırma ve aktarma imkânı çoğalmıştır. Eğitim de var olan bölgeler arası eşitsizlikler düzelmiştir umarım. Herhâlde böyle bir umut beslenmeseydi bahsettiğim bütün kadrolar görevlendirmeye dönüştürülmezdi, mali hakları sabitlendirilmezdi ve bundan sonra yapılan ve yapılacak atamalarda GÖREVLENDİRME şeklinde olmazdı. Bunun makul ve kabul edilir bir izahı olsa gerek. Bu böyle değilse peki ne ile açıklanabilir ki? Büyük bir emekle ve yılların getirdiği bir tecrübe ile belli bir seviyeye ve makama ulaşmış bu insanların tüm haklarının tabiri caizse, elinin tersiyle bir tarafa itilip buraya kadar yeter demek, hangi vicdan ve hangi insaf sahibinin kabul edeceği bir durumdur. Bence hiçbir vicdan ve hiçbir insaf sahibinin kabul edeceği ve hatta cesaret bile edemeyeceği bir durum olsa gerek.
Bir ülkenin geleceği için Eğitim çok önemli bir müessese. Bu müessese bir yerlerden su alırsa veya bazı bölümlerinin çivileri sökülürse zamanla çürüme baş gösterir ve bu çürüme yavaş yavaş toplumun tüm kesimlerine sirayet eder. Bu çürüme güvenlik gibi veya sağlık gibi değil bunun tedavisi belki on yıllar veya daha fazla alır. Etkisi tüm kesim ve kademede belki yıllar sonra bile peyderpey ortaya çıkarak görülebilecektir. Yıllarca bilinen ve söylenen siyasetin Eğitime girmemesi veya Eğitimin siyasallaşmaması hassasiyetidir. Fakat oluşan tablo geleceğe bile yön veren bir tabloya dönüşmüştür. Türkiye bundan sonra yeni uygulamalara gebedir. Bunların eğitim açısından, siyaset açısından ve geleceği inşa etme açısından çok ciddi faturaları olacaktır. Çünkü sadece Eğitim siyasete alet edilmemiş veya siyaset eğitime sızmamış belki EĞİTİM TÜMDEN SİYASALLAŞMIŞTIR. Artık eğitimde siyaset konuşacaktır. Siyasetçiler eğitime hükmedeceklerdir. Belki de siyasi partileri il ve ilçe yöneticileri İl milli Eğitim müdürü, ilçe milli eğitim müdürü ve okul müdürünün atanmak için onay alacakları mercilere dönüşeceklerdir. Kariyer ve liyakatin esasları(!) değişmiştir ve değişecektir. Bundan sonra da bu tür uygulamaları ve değişimleri de sık sık göreceğiz demektir.
Bu uygulamanın en büyük faturası ise Şahsa bağlı EĞİTİM UZMANI olarak ayrılan Merkez teşkilatında bulunan Şube müdürleri, İl milli eğitim müdür yardımcıları ve ilçe Milli Eğitim Müdürlerine çıkarılmıştır. Mali hakları dondurularak yıllarca yapılan hizmet ve çalışma sonucu kazanmış oldukları kadroları ellerinden alınmış ve görevlendirme ile tekrar eski görevlerinde görevlendirilmişlerdir. Bu mağduriyete sebep olan ve önergeyi sunanın neyi düşünerek önerdiğini bilmiyorum. Bildiğim, bu uygulamanın haktan ve hakikatten mahrum olduğudur. Bu yanlıştan bir an önce dönülmesi ve oluşan bu mağduriyetin bir an önce giderilmesi gerekir. Bu düzeltme önerge ile mi olur yoksa torba yasasına eklenerek mi olur onu bilmem ama giderilmesi çok isabetli olur. Bunu özellikle de bu mağduriyete sebep olan ve önergeyi veren milletvekilimizden/milletvekillerimizden istiyoruz. İşimize son verdiniz de Mali haklarımızı niye kıstınız. “MAAŞA ZAM İŞE SON ” deyiminde zikredildiği gibi yoksa Maaşımızı yükseltmeniz için işten atmanız mı gerekiyordu. Veya İşimize son vermemek için mi mali haklarımızı kıstınız?
Bizler kadrolarımızdan mahrum bırakılarak zaten büyük bir mağduriyet yaşadık ikinci bir mağduriyeti mali haklarımızdan dolayı yaşamayalım. Ayrıca bize yapılan bu muameleden dolayı kendimizi mevcut hadiselerin müsebbibi olarak görerek kötü bir psikolojik durum içerisindeyiz. Bundan böyle yapılacak olan Milli Eğitim ile ilgili düzenlemeler veya Milli Eğitim Teşkilatı ile ilgili iş ve işlemlerde daha sağlıklı düşünülerek yapılırsa tahribatı daha az olur veya hiç olmaz, tadilatı ise daha sağlam ve kalıcı olur. Selam ve dua ile…
Cüneyt AKKUŞ
Eğitim Uzmanı