Biz insanlar her gün genelde aynı şeyleri yaparız. Sabah kalkar işe gideriz. İşten çıkınca birkaç yere uğrar yada birkaç işimizi görürüz. Kimimiz bir yerlere gider dostlarla laflar zaman geçiririz. Sonra eve gider, yemek, çay, televizyon, internet vb. işlerle vakit geçirir sonra da uyuruz. Sabah olur kaseti başa sararız. Sonra bir bakmışız ki yıllar geçmiş ve hiçbir şey yapmamış, yaşamamış gibi gelir bize. Hayatı hiç anlamamış ve ne kadar boşa harcamışız der dururuz.
Hayatı anlamak mı?
Nasıl Yani?
Nasıl anlayacağız mesela?
Anlamamız için yolumuzun nerelere düşmesi lazım?
Peki o halde bakalım yazımız bizi nerelere götürecek.
Mesela hasta olmasak bile hastaneye yolu düşmeli insanın.
Acil serviste, Ameliyathane önünde, Yoğun bakımın önünde bekleyenleri görmeliyiz. Onların telaşlarına bakmalıyız. Hiç tanımasak bile onlara bir geçmiş olsun demeli, hastalarını şifa bulması için dua etmeliyiz.
Servislerde yatan hastaları ziyaret saatinde ziyaret edip bir geçmiş olsun temennisinde bulunmalı. Hele ziyaretçisi olamayan bir hastayı bulup onunla iki satır sohbet ettik mi. Düşünsenize ne büyük bir mutluluk. Ne büyük bir huzur.
Yine oradaki doktorlara, hemşirelere, hasta bakıcılara ve diğer çalışanlarını izlemeliyiz. Sabahlara kadar nasıl çalıştıklarını düşünmeli ve onlara güler yüzle kolay gelsin demeliyiz. Göreceğiz ki hem onlar hem de siz ne kadar mutlu ve huzurlu olacaksınız. Çünkü buralar bizlere günün birinde bizimde oralara düşeceğimizi hatırlatacaktır.
Mesela mezarlıklara düşmeli insanın yolu.
Görmeli oradaki sessizliği düşünmeli burada yatanlar neler neler yaşamışlar. Bir zamanlar onlarda toprak üzerinde geziyorlardı. Şimdi ise gezdikleri toprağın altındalar ve hesap veriyorlar. Sonra yine düşünmeli. Bir gün bende buraya geleceğim. O toprağın altına gireceğim bende hesap vereceğim.
Sonra önüne çıkan ilk taziye evine gitmeli. Bir Fatiha okumalı. Taziye sahiplerine başsağlığı dilemeli. Onları ve kendisini mutlu etmeli.
Mesela bir huzurevine düşmeli insanın yolu.
Görmeli oradaki yaşlıları. Nasıl sevgiye ilgiye muhtaç olduklarını bilmeli. Belki de en rahat edecekleri bu son dönemlerini burada geçirdiklerini düşünmeli. Bir zamanlar onlarda bizim gibiydiler. Elleri ayakları tutuyor, kendi işlerini görüyor, taşı sıksalar suyunu çıkarıyorlardı.
Kim bilir neler gördüler bu dünyada. Ömürlerinin bu son demlerinde burada gözleri kapıda biri gelecek diye bekliyorlar.
Gidip onların ellerini öpmeli. Hayır dualarını almalı. Onları mutlu etmeli ve yine düşünmeli . bir gün benimde yolum buralara düşebilir demeli.
Mesela bir çocuk yuvasına düşmeli insanın yolu.
Görmeli o kimsesiz günahsız yavruları. Ana baba sevgisini tatmayan bu yavrulara sıcak bir gülümseme, sevgi, şefkat göstermeli. O yavruların yüzündeki bir tebessüme vesile olmalı. Göreceksin bak içini nasılda bir huzur kaplayacak. Ve düşünmeli insan benim çocuğumda böyle olabilir. Oysaki onlar hepimizin çocuğu değimli.
Bunlar yalnızca bazıları. Oysaki yolumuzun düşmesi gereken o kadar çok yer var ki.
Yeter ki yolumuz insanlık için olsun.
HAYDİ O ZAMAN VAKİT YOLA KOYULMA VAKTİ…