2012 yılında aynı başlıklı yazıyı bir yazı yazmıştım. Diyarbakır takımının başka bir ilin takımı ile yaptığı basketbol maçından sonra bazıları çoğu oyuncusu yabancı olan takımımızı ve tüm Diyarbakır’ı terörist ilan etmiş bende bu başlıklı yazıyı kaleme almıştım.
Yıl 2019 yine bir maç. Bu defa bir futbol maçı. Yine bazı olaylar ve yine takımımız ve tüm Diyarbakır terörist diye anılıyor, yargılanıyor. Öyle görünüyor ki yıl 2050 de olsa bu kötü zihniyet yine aynı yakıştırmayı bize yapmaya devam edecek.
Öncelikle şunu belirteyim. Sporda şiddete ve siyasete karşıyım. Skor, sonuç vb ne olursa olsun asla şiddet olmamalı. Hata vardır tabiî ki. Ama bu hata asla ve asla tek taraflı değildir.
Birincisi; Bize kimse terörist diyemez. En büyük terörist bunu söyleyen ve onlara çanak tutanlardır. Çünkü iki şehrin güzel insanlarını kutuplaştıran, düşman etmeye çalışanlardan daha büyük terörist yoktur.
İkincisi; Bu takımımız Türkiye Futbol Federasyonu tarafından onaylanarak tescili yapıldı ve liglere dahil edildi. Demekki hukuki anlamdan hiçbir sorun yoktur.
Üçüncüsü; Güzide ilimiz Diyarbakır’ımızda her hafta maç yada maçlar oynanmakta. Bu maçların hiç birinde Milli Marşımız ıslıklanmamıştır. Buda gerek Valiliğimizden, gerekse Emniyet Teşkilatımızdan öğrenilebilir. Tıpkı son maçta olduğu gibi. Ve bundan sonrada olmayacağı gibi. Son maçta sadece Milli Marşımız okunurken rakip takımın oyuncusunun yaptığı hareketler ıslıklandı. Bunu bi ayıralım.
Dördüncüsü; Bu Ülkenin en büyük takımlarının maçlarında çıkan kavgalar, olaylar sırasında gencecik kardeşlerimiz maalesef vefat etti. Kimse çıkıp kimseye terörist demedi.
Beşincisi; Türk Milli Takımımızı Dünya 3. yapmış olan Şenol GÜNEŞ hocamızın 2 büyük takımımızın maçı sırasında kafasına aldığı darbe ile kafasına 5 dikiş atıldı. Kimse terörist olmadı.
Altıncısı; Bu ilin takımları gittiği bir çok yerde bu olanlardan daha fazla olaylarla karşılaştı. Bu takımdan biri yada bu koca şehirden birileri çıkıp bunları yapanlara terörist demedi.
Yedincisi; Bu maçta 4 hakem, 2 temsilci, 1 gözlemci var. Eğer sporcunun elinde jilet, neşter, bıçak, iğne vb. bir cisim varsa ki yok. Buda kendilerine iletiliyorsa ve buna rağmen bir şey yapılmıyorsa kimse kusura bakmasın. Birileri ortamı germek iki şehri birbirine düşman etmek için uğraşıyor demektir.
Sekizincisi; Spor için dostluk, kardeşlik, fair play den bahseden insanlar terörist yakıştırmasını neden, niçin ve nasıl yapar anlamış değilim. Yoksa bunları laf olsun diye mi söylüyorlar.
Dokuzuncusu; Eğlence olan bir spor müsabakası sonrası olayları buralara taşıyanların eline ne geçecek.
Onuncusu; Hiç kimse 2 milyon kişinin yaşadığı bir şehre, kendi sahasında oynadığı maçlarda 20 bin seyirci ortalaması olan bir kitleye terörist diyemez.
Şimdi bu haberleri yapan arkadaşlara bir soru sormak istiyorum.
Bu kadar yazdınız, çizdiniz, programlarda insanları birbirine düşman ettiniz. Bu programlar sırasında reklamlar aldınız. Bunların karşılığında ücretler aldınız. O aldığınız ücretleri nasıl yediniz? Nasıl boğazınızdan geçti?
Biz yine takımlarımızla, seyircilerimizle, şehrin tüm dinamikleri ile spora spor olarak yaklaşacağız. Buraya gelen misafir takımları en iyi şekilde ağırlayacağız. Herkes korkmadan gelip sporunu yapacak. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Şimdi bu resimde bulunan ve bastonu ile maça giden bu ninemize terörist diyenleri kendi vicdanı ile baş başa bırakıyoruz.