Yanlış Etimde Sistemsel Sorunlar
Geçmişten gelen yanlış eğitimin acılarını bugün çektiğimiz gibi günümüz eğitim sistemindeki aksaklık ve sorunların acılarını da çocuklarımız çekecektir. Bu noktada düzgün ve kaliteli bir eğitimin verilebilmesi için eğitimin politikadan arındırılması gerekmektedir. Yüz yıldan beri ülkemizde eğitim politik düşüncelere kurban edilmiş ve ne yazık ki iktidara gelen her hükümet kendi politik çıkarları doğrultusunda hiçbir altyapı oluşturulmadan yeni bir sistem ortaya koymaktadır. Somut bir örnek olarak sınıf öğretmenlerinin durumu gösterilebilir. Bin bir umutla ve zorluluklarla üniversiteye yerleşmiş ve rahat bir atamayla atanmayı bekleyen sınıf öğretmenleri 5. Sınıfların derslerine de branş öğretmenleri girince atanamaz oldular. Aynı şekilde yüksek puanla atanmak zorunda kalan branş öğretmenleri eskiye nazaran daha rahat atanır oldular. Sistemdeki ani ve altyapısız değişiklikler birilerini sevindirirken birilerini üzmektedir. Dolayısıyla geleceğin eğitimcileri güvensiz bir ortamda bütün enerjilerini stres ve kaygıya ayırmak zorunda kalıyor.
Eğitim sistemindeki başka bir sorun da eğitimin verildiği toplumun kültürel ve sosyal yaşantısının göz önünde bulundurulmadan hareket edilmesidir. Üzücü olan nokta bu özelliklerin teorik olarak belirtilmiş olup pratikte yaşatılmamasıdır. Öncelikle sistem toplumu bir arada tutan değer yargılarıyla barışık hale gelmeli ki bu toplum zorla değil, isteyerek ve severek eğitim hayatına atılsın ve üstün başarı örnekleri gösterebilsin.
Her sabah varlığını Türk varlığına armağan etmek zorunda bırakılan Kürt, Arap ve diğer çocukların hangi duygularla derse başladığını bilir misiniz? Ben bir Kürt çocuğu olarak size neler hissettiğimi söyleyeyim: “ ben kimim, varlığımı neden başkalarına feda etmek zorunda bırakılıyorum, varlığım olmadan nasıl yaşayabilirim…”
Her sabah çocuklarımız “Ne mutlu Türküm diyene!” sözünü söyleyerek bütün günlerini mutsuz geçirmek zorunda bırakılıyorlar, çünkü onlar Türk değiller. Mutsuz ve umutsuz bir eğitim sisteminde nasıl bir başarı bekleyebilirsiniz? Şu halde ülkenin kalkınmasını beklemek ve ülkede barışın olmasını beklemek ütopik bir düşüncenin ötesine geçemez.
Diğer taraftan yıllardan beri milletin İslami ve insani değerlerini hiçe sayan yönetim anlayışı ne yazık ki en çok eğitim sisteminde somutlaşmaktadır. Karma eğitim ve eğitimde tesettür sorunu bunun en büyük göstergesidir.
UNICEF(Birleşmiş Milletler Çocukları Koruma Fonu) destekli “Haydi Kızlar Okula!” kampanyası da günümüzün gülünç bir örneğidir. Kızlar okula inandıkları gibi gidince horlama, tazyik ve sürgünle karşılaşmaktadırlar. Çünkü onlar örtülü kızlardır. Çünkü örtünen kızlar genç erkekleri tahrik ve ifsad etmedikleri için Ülkemiz kalkınamayacak ve çağdaş medeniyetler seviyesine çıkamayacaktır(!) O halde bu kampanyayı “Haydi Başörtüsüz Kızlar Okula!” olarak düzeltme ihtiyacı duymaktayız.
Adil bir yönetim ve düzgün bir eğitim sistemi dileğiyle Allah’a emanet olun.