Mutluluk, insanın yaşaması ve yaşam süresi boyunca huzurlu bir hayat sürmesi için elzem olan bir duygudur. Mutlu olmanın önemi bu kadar büyükken nasıl mutlu olabiliriz düşüncesi insanın tüm benliğini saran bir endişe duygusunu oluşturur. Oysa hayatın tüm güzelliği onu anlamakla başlar. Önce hayatı anlamalı. Hayatın anlamını oluşturan tüm güzellikleri kavramalı. Hayatın mutlu olarak devam etmesi için bizden istediklerini yerine getirmek gerekir.
Agresif ve saldırgan davranışa sahip olan karakter asla mutluluğu yaşamak için düşünmez. Onun mutluluğu kendisinin haklı olarak kabul görüldüğü yere kadarıdır. Yanlış yaptığı düşüncesine kapılmaz. Etrafında ki karakterlerin kişisel haklarını görmezden gelir. Kendi egosunun arzuladığı duygularla yaşamını kendince mutlu olarak devam ettirir. Belki de haksızlık yapıyordur. Fakat kendi haklarını savunurken diğer kişilerin haklarına saygısızca saldırdığını ve onları mutsuz ettiğini asla kabullenmez. Böylelikle kendi mutluluğu için bir çok insanı mutsuzluğa sevk ettiğini düşünmez. Dolayısıyla kendi içinde mutlu görünen karakter diğer insanlara mutluluk kapısını kapatmış olur.
Saldırgan davranış biçimine sahip karakterler her zaman için karşı tarafa psikolojik ve fiziksel acı verme hedefi için yaklaşırlar. Yapılan tüm ilişkiler de kendisini ön planda tutar ve kendisi için istediği hiç bir şeyi başkası için istemez. Diğer insanları kendi mutluluğu için birer argüman olarak görür.Onlardan başarı beklemez. Kendi başarısının kabul görülmesi ve tüm alanlarda kendisinin örnek gösterilmesinden hoşlanır. Kendi içsel ve ruhsal mutluluğu için başkalarına fiziksel ve psikolojik baskı kurmaktan kaçınmazlar. Bu karaktere sahip kişiler, mutluluğa kapıları sonsuza dek kapatmış olur.
Düşmanca davranış biçimi yine konumuzun önemli bir maddesi olarak açıklanması gereken konudur. Düşmanca davranış biçimi birisine bilerek ve isteyerek zarar vermek için öfkeyle yaptığımız davranış türleridir. Taraftarlık karşı tarafa istemeden de olsa düşmanlık duygusunun hakim olmasını sağlar.
Kendi taraftarlığını korumak ve sürekli kendi arzuladığı düşüncenin hakim olmasını istemek bütün ruhsal , psikolojik ve fiziki hareketlerimize yansır. Rakip olarak görünen tüm duygu ve başarılar git gide düşmanlık duygusunun benliği ele geçirmesini sağlar. Böylece rakip artık rakip olmaktan çıkmış ve düşmanca yaklaşılan karakter halini almıştır. Rakibin başarıları onun başarısızlığına delalet eder. Rakibin duygu ve düşünceleri onun için kabullenemeyecek boyutlara ulaşmıştır. Artık karşı tarafı kendi benliğine, düşüncesine ve hayatına birer düşman olarak algılar. Yapılan tüm hareket ve atılımlar kendisi için tehlike oluşturduğunu düşünmektedir. Tüm bu düşünceler karakteri bünyesine katar ve mutluluğa kapıları kapatan bir duygu olarak davranışlarıyla ve yaklaşımıyla tüm hayatına yansır.
Tüm bunlardan arınmak için empati ruhunu tüm davranışlarımıza dahil etmek gerekir. Herkese ve davranışa empati ile yaklaştığımızda hata yapma oranımız azalır, saldırgan ve düşmanlık düşüncelerinden uzaklaşmış oluruz.
Sevginin ve empati ruhunun hakim olduğu bir dünya da yaşamak dileğiyle...
Sevgi İle Kalın..
Yaşam Koçu Yazar
Mehmet Sebih Altun
[email protected]