Baharlar gelecekti.
Kışlar geride kalacaktı. Karlar eriyecek, çiçekler güneşe yüzünü dönecekti.
Ağaçların dallarında yaşama merhaba diyen tomurcukların yaprak açma telaşı olacaktı. Rengarenk çiçekler süsleyecekti kış boyu kuru kalan ağaçları.
Dağlar, bayırlar, bağlar, bahçeler yeşilliklere bürünecekti.
Kuşların cıvıltıları yankılanacaktı gökyüzünde. Leylekler sıcak diyarlara kanat açacaktı.
Çocukların ellerinde sevinçle gökyüzüne emanet ettikleri uçurtmalar olacaktı.

Şehirlerin kitaplarında yutulmak yoktu. Kenetlenmek vardı hani. Hep birlikte kaygısız bir yaşama tebessümle merhaba diyecektik. Sayfa sayfa yazılmış tüm olumsuzlukları sobalarda yakacaktık hani. Umutları, sevgi kitaplarında ayraç yapacak, unuttukça kaldığımız yerden tekrar başlayacaktık. Düştükçe güçlenerek ayağa kalkacak daha güçlü, inadına iyilik diye tekrarlayacaktık.
Arkandan vuranlara başını geriye çevirip sadece tebessümle cevap verecektik.

Sevinçleri hırka yapıp giyecektik bedenimize. Düşlerimizde haykırdığımız güzel günlere ulaşacak, yarının güneşini korkmadan karşılayacaktık. Sabahın mahmurluğunda çocuklarımızı heyecanla uyandıracak hayata yeni heyecanlar katacaktık.

*

Çocuk olacaktık. Her şeyi oyun gibi görecek oyun bitince hayata kaldığımız yerden devam edecektik.

Üst üste sevgiden taşları dizecek yüreğimizle yıkacak ve sevinçten havalara uçacaktık.

Akşam karanlığı basmadan babamızın kaygıları başlayacak ve koşarak eve gidecektik.

*

Şimdi ise;

Kuyruksuz uçurtmalar gibi yükselmeden tepetaklak düşüyoruz. Bizi dengeleyen kimse kalmadı artık arkamızda.
Gökyüzü güzel gelmiyor artık . Rüzgarlar düşman gibi çakıyor yeryüzüne.
Her uçmaya kalkıştığımızda daha düze çıkmadan savruluyor, bir umutla tutunduğumuz çıtalarımız kırılana kadar kimse durduramıyor bizi.

Kendimizi kontrol edemez olduk.

Hayallerimiz bir yalandan ibaret. Yarınlar tamamen karamsarlığa teslim olmuş. Hayatımız, bir telefonun karşımıza çıkaracağı videolara veya fotoğraflara bağlı.

Tüm duygular yok oldu haberimiz yok. Bizim kendimizden haberimiz yok.

Gün geçtikçe monotonlaşan bir hayatın kendinden bihaber fertleri olduk.

Sevmek yok. Sevilmek yok.

Aile olmak yok. Yok olmaya çalışmak var.

Okumak Yok. Kitap yok.

Araştırmak yok. Öğrenmek yok.

Sohbet etmek yok. Dertleşmek yok.

Dostluk yok.
Arkadaşlık yok.

İletişim yok. İletişim kurmaya çalışmak yok. Önyargı çok.

Anlamak Yok.
Anlatmak yok. Bilmek çok.

Empati yok. Sempati yok. Antipati çok.

Komşuluk yok. Akrabalık yok.

Yardımlaşma, dayanışma, paylaşma yok.

İyiye dönük hiç bir şey kalmadı adeta.
Her şeyi tükettik. Tüm haklarımızı kullandık.

İnsanlık olarak kuyruksuz uçurtmalar gibi yükselmeye çalıştıkça yere çakılıyoruz.

Ve bütün bunlara rağmen hâlen bir mucize bekliyoruz.

Çok bekleriz.

Sevgi ile Kalın.
Mehmet Sebih Altun
[email protected]