Bugünlerde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla ulusal ve uluslararası medyada kadınlar için sözlükte ne kadar güzel kelime varsa kullanıldığına şahitlik etmekteyiz. Kadınlara özgürlük adı altında birçok program, seminer yürüyüş ve etkinlikler yapılmaktadır. Bu konu hakkında da en çok sesi çıkan sol liberal kesimlerdir. Görende kadınları ne kadar çok düşündüklerini sanır. Bu kesim en çok desteği de Avrupa basınından alır.

            Şurası yanlış anlaşılmasın. Onlar kadınları çok düşünüyor da ,bizler onlar kadar duyarlı değilmişiz gibi algılanmasın. Allaha hamdolsun kültürümüz ve değerlerimiz kadına öyle değer atfetmiş ki, her ne yaparlarsa yapsınlar bizim değerlerimizin yanına bile yaklaşamazlar.

            Kadına özgürlük diye feveran koparanların çok büyük yalancı olduklarına dair elimizde birçok veri var. İsterseniz birkaç araştırmaya hep beraber bir göz atalım.

Amerika Birleşik devletlerinde 1884’ e kadar kadına şiddet uygulanması yasal olarak kabul edilmekteydi. İngiltere’de 18. Ve 19. Yüzyılda erkeğin eşini baskı ve şiddet ile kontrol etmesi ve sopayla dövmesi kanuni bir hak olarak görülmekteydi.  Yine İngiltere vatandaşı Simmons Dod'un 2002 yılında aile içi şiddet üzerine yapılan araştırmada özgürlükler ülkesi! Kabul edilen İngiltere ve Gallerde tüm aileler bazında ¼ oranında aile içi şiddet olduğu ve bu şiddet mağdurlarının %81’  kadınlar olduğunu saptamıştır.

            Birleşmiş Milletler 2002 İnsan Hakları ihlalleri raporuna göre kadın cinayetlerinin %70 i kadınların erkek partnerleri tarafından öldürüldüğünü ortaya koymuştur Genel anlamda Dayak dâhil aile içinde meydana gelen fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddet

evdeki kız çocuklarının cinsel istismarı, çeyizle bağlantılı şiddet, evlilikte

tecavüz, kadının cinsel organına zarar verme ve diğer geleneksel uygulamalar,

Nikâh dışı şiddet cinsel kölelik, çocuk düşürme aç bırakma bu kadınların istismar edildiği alanlardır.

            Kadın hakları savunucusu ülkeler 17. Ve19. Yüzyıla kadar kadınların ruhu var mıdır? Tartişmasını yapmaları bir realitedir.

             

 Yaşadığımız zaman diliminde hala kadınlar için pek değişen bir şey yok. Sadece modern insanın daha fazla tüketime yönelmesi üretimi artırması için kadınları da bu ekonomik döngüye dâhil etmek amacıyla bazı haklar adı altında bazı yasal düzenlemeler yapılmakta kadın ekonomik çarkların bir parçası olarak kullanılmaktadır. Tabi bu arada kadın hakları diye ortalık ayağa kaldırılmaktadır. Bazı siyasi kazançlar sağlamak için kadınlar sokağa dökülmekte açılıp saçılmaları kariyer sahibi olmaları çağdaş kadının biricik vazifesi olarak lanse edilmektedir. 

            Genelde batı medeniyeti özelde Avrupa medeniyetinin kadınları veya insanları düşündükleri koskoca bir yalandır. Gerçek böyle olmuş olsaydı geçmişe gitmeye gerek yok. Bugün orta doğuda bilhassa İslam coğrafyasında binlerce yüz binlerce kadın (uluslararası hukuka göre kadınlar, çocuklar, yaşlılar, savaşın tarafı değildir.) vahşice bombalarla öldürülmekte ,ekmek kuyruklarında çocukların üzerine fosfor bombaları atılmaktadır Maalesef dünyadaki çatışma alanlarının çoğunda batının vahşi kapitalist arzuları için kadın, çocuk, yaşlı demeden insanlar yok edilmekte, işkence ve tecavüz sıradanlaşmaktadır. Arakan, Somali, Sudan , Keşmir, Filipinler, geçmişte Afrika'nın köleleştirilmesi,Kızılderililerin soykırıma tabi tutulması ve saire…

            Bu yaşanılan ve geçmişten gelen sabıkalardan dolayı kadının haklarını savunduğunu iddia eden batı medeniyetinin yine kadını sömürmek için numaralar çevirdiğinin farkındayız. Çünkü onları tanıyoruz. Kurdukları medeniyet mazlumların kanı acısı ve gözyaşları üzere bina edildiğini biliyoruz.  Yaşam hakkına saygı duymayanların kadınların hakları için endişeleneceklerine pek itibar etmiyoruz. Görünen o ki kadınlarımıza haklar diye ortaya çıkmaları kadınlarımızın öz İslami değerlerinden biraz daha kopartmak amaçlı olduğu sonucuna varıyor.   

Son yüzyılda kadınları düşündüklerini söyleyen sözüm ona medeniyet havarileri islamın kadına bakışıyla alay edercesine bazı gazete köşelerinde Âdem babamız ve Havva annemizi resmederek alay konusu edinmekte  sakınca görmemekteler.

Haysiyet cellâtları egolarını bir kenara bırakıp şu ayet ve hadislere baksalar belki utanırlar diyeceğim ama; dertleri hak hukuk olmadığını bildiğimden utanacaklarını hiç zannetmiyorum.

Kötülemeye çalıştıkları İslam medeniyeti, çirkefliklerini yüzlerine atacak birçok örneklerle doludur. Laf attıkları İslam medeniyeti cenneti bile kadınların ayağı altına almıştır. Bu medeniyetin peygamberi, peygamber olduğu halde,meleklerin selam verdiği resulüllah(s.a.v) olduğu halde kızı Hz. Fatımayı her gördüğünde ayağa kalkarak onu karşılamış çoğu zaman oturduğu mindere oturtmuştur.

Cihada giden bir gence evdeki annesine bakmasının cihada gitmesinden daha iyi olduğunu  yine bu medeniyetin peygamberi tarafından öğretilmiştir Deve çobanı Veysel Karani (r.a.) hazretlerini Annesini sırtında taşıması ve annesine itaati nedeniyle övmüştür.

En büyük günahın Allaha şirk koşmak olduğu arkasından anne ve babasına isyan etmek olduğunu vurgulayan bizim medeniyetimizdir.  Müşrik olduğu halde Allaha itaatsizlik konusu hariç annesine şefkat ve merhamet göstermeyi  Sad. Bin Ebi Vakkasa emreden bu dinin peygamberidir.

Rabbimizin kitabında; Erkek veya kadın, kim mümin olur da güzel amellerden işlerse, işte onlar cennete girerler. Zerre kadar da haksızlığa uğratılmazlar.(4/24)

Yine bir hadiste peygamberimiz (s.a.v).Sizin en hayırlılarınız ailesine ( eşlerine ) en iyi davrananızdır.(tirmizi) buyurmuştur.

 Görüldüğü gibi demokrasi ve özgürlük vaadi ile gelen bu zihniyetten  alacağımız pek bir şey yok. Ancak adalet ve insan hakları konusunda onlara öğreteceğimiz çok şey var

Antik çağ filozofu diyojenin diliyle onlara deriz ki;

‘Gölge etmeyin, başka ihsan istemez.’

Selam ve dua ile….

                                                                           Medeni GÜNER Eğitimci