Bir sığınmacı ve mülteci sorunu ki aldı başını gidiyor. 2011 yılından bu yana ülkede göçmen sayısında ciddi bir artış yaşandı:
"Türkiye'de mülteci sayıları, özellikle Suriyeli mülteciler açısından oldukça yüksektir. 2024 itibarıyla Türkiye'de yaklaşık 3.6 milyon Suriyeli mülteci bulunmaktadır. Bunun dışında, Afganistan, Irak, İran ve diğer ülkelerden gelen mülteciler de bulunmaktadır. Toplamda Türkiye'deki mülteci ve sığınmacı sayısının 4 milyonun üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Bu, Türkiye'yi dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke yapmaktadır."
Hal böyle olunca yaşamsal, kişisel ya da çevresel çatışmaların yaşanmasını anlarım da ırkçılık yapmak, birinin yaptığı yanlışı genelleyip o milletin tümünü cezalandırmaya kalkışmak nedir! Her iki taraf için de söylüyorum bunu. Şimdi birkaç haber kesiti paylaşacağım sizlerle:
"Kayseri’de Suriye uyruklu olduğu açıklanan bir kişi, küçük yaştaki bir kız çocuğunu taciz ettiği iddiasıyla tutuklandı. Haberin duyulması sonrası, sokağa inen kalabalık gruplar belli noktalarda toplandı. Sokağa çıkan vatandaşlar, Suriye uyrukluların iş yeri ile araçlarını 'ateşe verdi.'
Buna karşılık olarak ise:
"Kayseri'de yaşanan çocuğa istismar olayına gelen tepkiler sürerken bu kez de Suriye'nin kuzeyinde gerginlikler baş gösterdi. Bazı kişiler tarafından Türk bayrağına ve TIR'larına yönelik saldırılar gerçekleştirildi."
Ne demeli buna şimdi ne yorum yapmalı? Karşılıklı misilleme yapa yapa nereye kadar! Birilerinin günahını suçsuz birilerinden çıkarmak ne zamandır çözüm olarak düşünülüyor, anlamış değilim. Hiçbir ırkın hiçbir ırka üstünlüğü yoktur. Toplum boyutunda yaşanan bu gibi sorunlar 'ırk' nezdinde çözülmeye çalışılırsa eğer hep birilerinin canı yanmaya devam edecek. "Mülteci görmek istemiyorum!" diyen kesimler durup savaştan veya herhangi olumsuz bir durumdan yaka paça kaçanların kendileri olabileceği ihtimalini de bir düşünsünler. Suç oranı konusuna gelince... Yaşanan her olayın sorumlusu olarak üç milyon insandan birilerini görmek, geriye kalan seksen milyon insanın kusurlarını görmezden gelmek gibi bir şey olur. Bunu bir taraf tuttuğum gerekçesiyle söylemiyorum. Ama toplumda da görmezden gelinemeyecek kadar büyük bir algı bozukluğu olduğunu kim inkar edebilir? İşlenen suç suçu işleyen "kişi" üzerinden yargıya bağlanmalı. Öyle biri bir suç işledi diye kalkıp olayla alakası olmayanların mallarına kastetmek ya da bir milletin bayrağına saygısızca tutumlar sergilemek çözüm değil! Bu böyle sürüp gitmez! Doğru olaya yanlış kişiler üzerinden zalimce tepki veren herkes ırkçı olmaya bir adım daha yaklaşıyor bana göre. Bu kişi Türk, Kürt ya da Suriyeli olsun hiç fark etmez. Yazının sonuna İlahiyatçı-Yazar Erol Erdoğan hocamın sonuna kadar katıldığım düşüncelerini bırakacağım sizler için. Umuyorum ki en yakın zamanda ilgili kurumlar tarafından kalıcı bir çözüm bulunur ve bu tür olaylar bir daha yaşanmaz. Kalın sağlıcakla.