BİR KUĞU HİKÂYESİ
Hiçbir şeyden habersiz, güneşli bir günün keyfini çıkararak etrafı gezmeye çıkmışlardı. Eşiyle beraber yemyeşil parkların üzerinde, gönüllerince uçuyorlardı. Az sonra meydana gelecek faciadan habersiz kimseyi umursamadan, hayatın onlara sunduğu bu güzelliklerin tadını çıkarıyorlardı.
Ancak olan oldu ve bu muhabbet ve aşk sefasında, keyif içerisinde süzülürken, önlerinde duran yüksek gerilim direklerinin tellerini görememişlerdi. Erkek kuğu, aşk sarhoşluğu içinde bu tellerden birine çarptı. Dikkatsizliğinin bedelini maalesef canıyla ödedi. Biricik hayat arkadaşını kaybeden dişi kuğu, şimdi ne yapacaktı? Hiç bitmesini istemediği bu mutluluk anının böyle korkunç bir son ile bitmesi olacak iş değildi. Direğe takılan ve anında ölen eşinin etrafında delicesine döndü durdu. Ama nafile, yapacağı hiçbir şey yoktu. Eşini çoktan kaybetmişti. Hayatın tüm ağırlığını kanatlarında hissediyordu artık. İçinden keşke ben de onunla birlikte bu tellerde ölseydim diye iç geçirdi. Bir türlü müstakbel eşinin ölümünü kabullenemiyordu. Hüzün ve acı dolu yüreğiyle bir teselli arıyordu. Eş, dost, akraba yanında hiç kimse yoktu. Usulca süzüldü. Tren raylarının üzerine kondu. Eşinin ölmüş bedenine bakıp durdu. Mutluluğun zirvesini yaşıyor iken bu felaket nereden gelmişti? Hayıflanıp durdu. Yemeden içmeden kesildi. Ama ne yazık ki hayat acımasızdı. Hüzün ve mutluluk hayatın iki gerçeğiydi.. Mutluluk kadar, keder de vardı hayatın içinde ve kendisi bunu ıskalamıştı. Tren raylarına yatarak eşinin yasını tutmaya devam etti. Sefer halindeki trenler, kuğunun bu acısını gördü. Ve seferlerine devam etmekten vazgeçtiler. Demir yığını trenler, kuğunun yasına ortak oldular. Acısını paylaştılar. İnsanlar işe gitmek için kimisi de eve varmak için Trenin durmasına kızdılar. Onu azarladılar. Bir kuşun yasına anlam veremediler. Neyse ki insaflı birileri çıktı da kuğunun acısını görüp merhamete geldiler. İlk yardım ekiplerine haber verdiler. Sağlık ekipleri yüksek gerilim tellerine takılıp ölen kuğunun cansız bedenini usulca, incitmeden tellerden çekip aldılar. Dişi kuğuyu teselli mahiyetinde, ölen kuğuya bir güzel cenaze töreni düzenleyip yeşillikler içinde bir mezara gömdüler. Eşinin ölümünden dolayı depresyonda olan dişi kuğuyu da rehabilitasyon merkezine alarak hayata tutunmasını sağladılar.
Bu hikâye yaşanmış bir hikâyeden alıntıdır. Almanya da yaşanan bu olay haber bültenlerine aynen şöyle geçmişti. Eşinin yüksek gerilim tellerine çarparak hayatını kaybetmesinden sonra tren raylarına yatarak yas tutan kuğu 23 tren seferinin yaklaşık 50 dakika gecikmesine sebep oldu. Evet vaziyet bu. Anlamlı bir hikaye olabilir. Lakin bu kuş kadar değeri olmayan cansız bedeni kıyılara vurmuş Aylan bebekler akla gelince insan hayıflanmadan edemiyor.
Ya bombaların çarptığı ve paramparça olan çocuklar. Açlıktan ölen annesinin memesinden azıcık süt emmeye çalışan yavrucaklar… Ekmek kuyruğunda parçalanan bedenler… Bir nefes, bir lokma aş için yerini yurdunu terk etmek zorunda kalan ve zor bela sığdıkları botlarla hayata tutunmak için yurt arayan insanların bindikleri lastik botların bilerek batırılması suretiyle denizlerde sönen hayatlar…
İşgaller… Zulümler… Katliamlar…
Keşke insana da, bu kuğuya yapılan hürmetin az bir kısmı gösterilebilseydi. İnsanın insana yaptığı kötülüklerden dolayı yeryüzünü fesad bürüdü. İnsanoğlunun hırsı ve acımasızlığı neticesinde yerler ve gökler acıya doydu. İnsanoğlu şirazesini şaşırdı.
Rabbim bizleri doğru yoldan ayırmasın. Son nefesine kadar haktan adaletten ve merhametten yana bir duruş sergileyen kullarından eylesin. Vesselam.
Medeni GÜNER
Eğitimci
BİR KUĞU HİKÂYESİ
MEDENİ GÜNER
Yorumlar