Tarım politikası

 Tarım sektöründe çiftçiler  tahıl, gıda, pamuk ve yağ ham maddelerinin üretmesinde büyük bir emek harcarlar sanayicilerin bu maddeleri işleyerek çeşitlendirmesi ve insanların gıdaya olan ihtiyaçlarını karşılamasından dolayı bireylerin sağlığı açısından oldukça önemli bir sektördür.  
 

Ayrıca toplumların gıdaya olan taleplerinin yerine getirilmesi, tarıma dayalı sanayiler aracılığıyla milli gelir, istihdam ve ihracata olumlu etkisinden dolayı her ülke için stratejik bir sektör niteliği taşımaktadır.
 

Dahası bu sektör, biyolojik çeşitlilik ve çevresel dengeye olan katkılarıyla ekolojik anlamda da hayati bir öneme sahiptir.
 

Tarihsel süreçte tarım, birçok medeniyete ve ticaret yoluyla birçok kültüre ev sahipliği yapan Anadolu topraklarında geçmişten günümüze devam eden en eski ticari faaliyetlerin arasında yer almaktadır.
 

Tarım, en eski ticari faaliyet olması nedeniyle toprak ve mülkiyet yapısı zaman içerisinde değişikliklere uğramıştır. Ancak her dönemde topraklardan en yüksek verimi sağlamak birincil amaç olmuştur. Bu noktada, ülkelerin tarım politikaları zaman içerisinde farklılık göstermiştir.
 

Tarım sektörü, ülkelerin gelişmişlik düzeylerine bakılmaksızın bütün ülkeler için ekonomik ve siyasi açıdan oldukça önemli bir sektördür. Bu bağlamda, tüm ülkeler tarım sektörünün gelişmesi amacıyla ekonomik ve sosyal politikalar üretmekte ve uygulamaktalar. 

Bütün ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de tarım sektörü ulusal ve uluslararası düzeyde stratejik bir öneme sahiptir.
Paki Türkiyede bu ekonomik ve sosyal politikalar çiftçilerin ihtiyaçlarını karşılayabiliyor mu?
 

Başta üretim  planlamasının olmaması veya üretim planlamasının doğru yapılamaması, ürünlerin yetersiz desteklenmesi ve plansız üretim sonucunda çiftçinin fazladan üretmiş olduğu ürünlerini ederince satamaması ve bu durumda çiftçilerin zarar etmesine yol açmaktadır.
 

Ayrıca tarımda kullanılan malzemelerin pahalı olması, tarımda kullanılan birçok malzemede gün geçtikçe engellenemez bir şekilde fiyat artışı olmaktadır. Elektrik  gübre, tarım ilacı, tohum, tarım makineleri ve mazot gibi temel üretim kalemlerinde yaşanan aşırı fiyat artışı üreticiyi olumsuz etkilemektedir. İşin bir kötü yanıda alım garantisi olmaması ve ürün fiyatı belirsiz olması yani çiftçinin elde ettiği ürününü kaça satacağını bilmemesidir.

Oysa çiftçinin bankada almış olduğu kredi olsun diğer girdiler olsun kime ne kadar ödeyeceği belli yani kimin ne kadar kazanacağı belliyken bir çiftçi ne kadar kazanacağı veya ne kadar zarar edeceğini bilmiyor bilemezde peki kimsesiz çiftçi ne yapmalı elbette örgütlenmeli birlikler kurup bir olmalılar bu birlikler kollara ayrılıp ayrı ayrı branşlarda çalışma yapmalılar örneğin tarım ekipmanları, tarım ilaçları, gübre, elektrik gibi girdilere bakan kolları ve satış pazarlama gibi gerek yurt içi gerekse yurtdışına elde ettikleri ürünleri pazarlayabilecek uzman kadrolar oluşturulmalı işte bu ve bunlar gibi birliklerin olmaması çiftçilerin gerektiği gibi örgütlenememesi çiftçinin zarar etmesinde büyük bir etken olmuştur.
 

Örgütsüzlük sebebiyle birliklerinin olmamasından ürünlerini pazarlayamayan çiftçiler mecburen ürünlerini aracılara ve stokçulara zararı fiyatına satmak zorunda kalmaktadırlar. Aracılar ve stokçular ise tüketiciye yüksek fiyattan satarak hem üreticiyi hem de tüketiciyi mağdur edebilmektedir. Allah sonumuzu hayır etsin.