Ramazan ayı, İslam dünyası için manevi bir arınma, rahmet ve bereket ayıdır. Ancak bu mübarek ay, bazıları için rant, zam ve haksız kazanç fırsatına dönüşebiliyor. Bu ikili yapı, Ramazan’ın hem kutsal hem de dünyevi yüzünü̈ ortaya koyuyor.
Rahmet ve Bereket Ayı Olarak
Ramazan, Kur’an-ı Kerim’in indirildiği, orucun farz kılındığı ve Müslümanların manevi hayatlarını yeniden şekillendirdiği bir aydır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Ramazan’ın “rahmet, mağfiret ve cehennemden kurtuluş ayı” olduğunu belirtmiştir. Bu ayda tutulan oruç, sadece aç kalmak değil, nefsi terbiye etmek, sabrı öğrenmek ve Allah’a yakınlaşmak anlamına gelir.
Ramazan’ın bereketi, sadece manevi değil, maddi boyutlarda da kendini gösterir. Sadaka, fitre ve zekât gibi ibadetler, toplumsal dayanışmayı artırırken, ihtiyaç sahiplerine destek olunmasını sağlar. Bu açıdan Ramazan, paylaşma ve yardımlaşma ayıdır.
Ne yazık ki, Ramazan’ın bu kutsal atmosferi, bazıları için fırsatçılık ve haksız kazanç kapısına dönüşebiliyor. Özellikle gıda fiyatlarındaki zamlar, Ramazan’da artış gösteriyor. İftar ve sahur sofralarının vazgeçilmezleri olan temel gıda maddeleri, bu dönemde fahiş fiyatlarla satılabiliyor. Bu durum, Ramazan’ın ruhuna aykırı bir ticari anlayışı yansıtıyor.
Haksız kazanç, sadece fiyat artışlarıyla sınırlı değil. Bazı işletmeler, Ramazan’ın manevi havasını kullanarak tüketiciyi yanıltıcı reklamlarla yönlendirebiliyor. Örneğin, “Ramazan’a özel indirim” adı altında sunulan kampanyalar, aslında normal fiyatların üzerinde bir kâr marjı içerebiliyor. Bu tür uygulamalar hem tüketiciyi mağdur ediyor hem de Ramazan’ın manevi değerlerini zedeliyor.
Bu konuda dengeyi bulmak
Ramazan’ın gerçek anlamını korumak için hem bireysel hem de toplumsal önlemler alınmalıdır. İşletmeler, ticari kâr hırsını bir kenara bırakarak, Ramazan’ın manevi değerlerine saygı göstermelidir. Devlet yetkilileri, fiyat artışlarını denetlemeli ve haksız kazanç̧ yollarını engellemelidir.
Bireyler olarak da Ramazan’ın ruhunu anlamaya çalışmalıyız. Oruç̧ tutarken, sadece aç̧ kalmak değil, nefsimizi terbiye etmek, başkalarının halinden anlamak ve paylaşmak ön planda olmalıdır.
Ramazan, kimine göre rahmet ve bereket, kimine göre rant ve haksız kazanç̧ ayıdır. Ancak bu mübarek ayın gerçek değerini korumak, hepimizin elindedir. Ramazan’ın manevi atmosferini bozmadan hem bireysel hem de toplumsal olarak bu aydan en iyi şekilde faydalanmalıyız. Unutmayalım ki, Ramazan, sadece aç̧ kalmak değil, insan olmanın erdemlerini hatırlamak ve yasamaktır.