KÖŞE YAZISI

Abdulmenaf ÇELEBİ 

Ramazan Bayramı, İslam’ın bize sunduğu iki büyük bayramdan biri. Arapçada *“Id al-Fitr”* (Fıtır Bayramı) olarak adlandırılan bu özel gün, yalnızca orucun bitişini değil, aynı zamanda bir aylık sabır, şükür ve manevi arınmanın meyvesini simgeliyor. Peki, bu bayram neden bu kadar önemli?  

1. Şükür ve İbadetin Taçlandığı An

Ramazan, Kur’an-ı Kerim’in indirildiği, rahmet ve mağfiretin coştuğu bir ay. Bayram ise bu ibadet döneminin tamamlanışının bir şükran ifadesi. Hadis-i şerifte buyrulduğu gibi, *“Ramazan Bayramı sabahı melekler yollara dökülür ve ‘Ey Müslümanlar! Güzel amellerinizin karşılığını almak üzere Rabbinizin çağrısına koşun!’ diye nida ederler.”* Bu çağrı, bayram namazına koşan her müminin kalbinde yankılanır.  

2. Fitre: Paylaşmanın İbadete Dönüşü

Bayramdan önce verilen fitre (fıtır sadakası), İslam’ın sosyal adalet anlayışının en güzel tezahürlerinden biri. Fakirin hakkını zenginin malından ayıran bu sadaka, sadece maddi bir yardım değil, aynı zamanda toplumsal bağları güçlendiren bir ibadet. Hz. Peygamber (s.a.v.), fitrenin *“oruçlunun boş ve çirkin sözlerinden arınması ve yoksulların ihtiyaçlarının giderilmesi”* için farz kılındığını belirtmiştir.  

3. Bayram Namazı: Cemaatin Yükselen Nidası

Bayram sabahı camilerde bir araya gelen Müslümanlar, tekbirlerle Allah’ın büyüklüğünü ilan eder. Bu namaz, sadece bir ibadet değil, aynı zamanda *ümmet bilincinin* canlı bir göstergesidir. Namazdan sonraki bayramlaşmalar, kırgınlıkların son bulduğu, gönüllerin yumuşadığı anlara dönüşür.  

4. Çocukların Neşesi, Ailelerin Buluşması

Bayram denince akla ilk gelen, çocukların sevinçle koşturduğu sokaklar, şekerler ve harçlıklardır. Ancak bayram, yalnızca çocuklar için değil, yetişkinler için de bir *yeniden başlangıç* fırsatıdır. Uzaklaşan akrabalar yakınlaşır, küskünler barışır, kaybolan samimiyetler yeniden canlanır.  

5I M G 3321. Ölçülü Sevincin Dini: İslam

İslam, bayramı neşe ile geçirmeyi teşvik ederken, aşırılıklardan da sakındırır. Hz. Peygamber (s.a.v.), *“Bayram günleri yeme-içme ve Allah’ı anma günleridir”* buyurarak, sevincin ibadetle dengelenmesi gerektiğine işaret eder.  

Ramazan Bayramı, tüketim çılgınlığının gölgesinde unutulmaya yüz tutan gerçek değerleri hatırlatan bir fırsat. Bu bayram, yalnızca bir “tatil” değil, Allah’a yakınlaşmanın, paylaşmanın ve ümmet olma şuurunun pekiştiği bir zamandır.  

Gelin, bu bayramı sadece yemek masalarının değil, gönüllerin de zenginleştiği bir fırsata çevirelim. Unutmayalım ki, *gerçek bayram, kalplerin Allah’ın rızasıyla dolduğu andır.*  

Ramazan Bayramınız mübarek olsun!

Kaynak: Yazarın köşe yazısı