Tarih boyunca efendiler, binlerce insan kadınıyla, erkeğiyle, çocuğuyla köle yapılarak insanlığın en onursuz hareketini gerçekleştirdiler.
Köleler bedeniyle, aklıyla, varlığıyla başkalarının malı olarak görüldü. Onlara sosyal yaşam hakkı verilmedi. Bir eşya gibi alınıp satıldı. Onlara özgürlük ve hiç bir insanî hak ta verilmedi. Efendilerin istekleri doğrultunda hareket ettiler. Bütün varlıklarıyla onlara tabii oldular. Tek kurtuluş sahiplerin onları azad etmesiydi. Bu onur kırıcı kölelik kavramı yüzyıllardır insanî toplumlarda zaruri ihtiyaç gibi devam edildi.
Yine başka bir kölelik olan emek köleliği yani çalıştığı emeği elinden almaktır. Çalışan ve üreten insanları köle kabul edip üretilen ürünü kendilerine hak sayan sahipler, onları kendi koşullarını üst statüde tutmak için birer basamak ve araç olarak görmeye devam ettiler.
19. Yüzyılda kölelik dünya genelinde yasaklandı. Ama sadece sözde yasaklandı. Ya da kölelik mutasyona uğradı. Değişti. Farklı şekillerde kullanılmaya başlandı.
Afrika da bütün kaynakları ellerinden alınan insanlar köle değil de nedir.
Modern dünya, kendi ülkelerinde köleliği yasakladı ama diğer dünya ülkelerinde artırarak devam ettiler. Avrupa da kölelik kaldırıldı ama diğer Afrika ülkelerinde köleliği emperyal bölge adı altında farklı koşular da yaşatmaya devam ediyorlar. Hatta olayı daha da vahim hale getirerek ellerinde ki bütün kaynaklara el koyarak açlığa, sefalete ve hastalıklara sürüklediler. Onları insan olarak bile görmeyerek kullanmaya devam ediyorlar. Teknolojik silahları onlar üzerinde deniyorlar. Kölelik kavramı adının çok ötesinde, sahiplerin kendilerini onların tanrısı olarak gördükleri bir yönetim ve denetim şekillerini oluşturdular.
Binlerce insan ilaç deneyleri olarak kullanıldı. Onbinlercesi hayatını kaybetti. ilaç köleliği olarak değerlendirsek yanlış olmaz. Sırf sahip ve burjuva sağlıklı yaşasın diye binlerce insanın kobay olarak kullanılması da yine modern kölelik kavramının oluşturduğu sisteme dahil edilebilir.
Günümüzde bankacılık sistemi de tamamen insanları köleleştirme üzerinden çalışılmaktadır. İnsanları fazla tüketime ve ihtiyaçlarının fazlasını alma çılgınlığına sürükleyen bu sistem bir süre sonra kredi sahiplerinin bütünüyle sömürmektedir.
Önce ihtiyaç olmayan yaşamsal etkinlikleri ihtiyaç olarak dayatır. Dayattığı ihtiyaçlar karşılanmadığı zaman mutsuz olan bir profil çizildi. Dolayısıyla mutlu olmak için alışveriş yap. Paran yoksa banka verir düşüncesi empoze edildi. Sanki babasının hayrına verıyor. Ve bir süre sonra o parayı faiziyle geri almak için kanına kadar emerler. Elinde ne var ne yok alırlar. Çalıştığı bütün emeğini alırlar. Dini bayramlarda bayram kredisi bile veriyorlar. Kredi ile kurban kestiriyorlar. Bir dini vazifeyi ya da ritüeli yerine getirmek için bile faizle kredi verıyorlar. Sonra da modern dünya diye yuttururlar. Dinen vazife olan bir farzi yapmak için dinen haram olan faizi uyguluyorlar. İnanılmaz bir çelişki bu. Bunun yani sira kredi sistemi tamamen modern kölelik kavramının birinci sebebidir. Resmen insanları köleleştirmektir.
Güçlülerin güçsüzleri kullandığı modern kölelik paradoksu böylece insanlığı yok etme aracı olarak kullanıldığı tespitine varmış olduk.
Sevgi ile kalın. .