Prof. Dr. Akgün, bölgede büyüklüğü 1,8 ile 5,2 arasında değişen 313 sarsıntının yaşandığını belirtti.
Aynı bölgede 2011-2012 yıllarında da benzer yoğunlukta bir sismik hareketlilik yaşandığını hatırlatan Akgün, bu sürecin yaklaşık 14 ay sürdüğünü ancak herhangi bir volkanik faaliyetle bağlantısının bulunmadığını vurguladı.
Depremlerin sebebine ilişkin kesin bir yargıya varmak için yeterli bilimsel veri olmadığını ifade eden Prof. Dr. Akgün, elde somut bulgular olmadan yapılacak açıklamaların spekülasyona neden olabileceğine dikkat çekti.
Yunanistan’ın depremler sonrası aldığı önlemleri değerlendiren Akgün, "Ülkeler, acil durum yönetim stratejileri doğrultusunda benzer durumlarda önleyici tedbirler alabilmektedir. Bu tür adımlar, doğal süreçlerin bir parçası olup olayın kesin kaynağının tespit edildiği anlamına gelmemelidir." ifadelerini kullandı.
İzmir ve Muğla gibi illerde herhangi bir deprem riski olup olmadığına ilişkin de konuşan Prof. Dr. Akgün, "Şu an için bu illerimizde belirlenmiş herhangi bir risk bulunmamaktadır." değerlendirmesinde bulundu.