Hem senin dünyaca muvaffakıyetin, elmasçı ve divane olmuş bir Yahudinin cam parçalarını elmas fiatiyle aldığı gibi; sen de küçücük, kısacık bir zamana, bir hayata, uzun ve daimî ve geniş bir hayatın fiatını verdiğin için, elbette o had dairesinde galebe edersin. Bir dakikaya bir sene kadar şiddetli hırs, muhabbet, intikam gibi hissiyatla müteveccih olduğun için, ehl-i diyanete muvakkaten tefevvuk edersin." [Bediüzzaman]
İnkarcılara işaret eden bu açıklamasında Bediüzzaman, bir Yahudinin cam parçalarını elmas fiyatıyla alması örneğini vererek, insanın dünyada geçici bir başarı elde ettiğini ifade eder. Aynı şekilde münafıkların da sırtlarını küfre dayayarak elde ettikleri başarı gerçekte yenilgidir. Onların elde ettikleri her şey, hazırladıkları her oyun mutlaka aleyhlerine döner.
Söz konusu cam parçaları, dünyevi çıkarlardır. Ancak münafık, karşılığını çok büyük bedel ödeyerek, elmas fiyatıyla öder. Allah'ın hoşnutluğunu ve sonsuz ahiretini yitirerek!.. Küçücük, kısacık bir zamana, bütün bir hayatını heba eder. Münafık ve müşrik, küfürle ittifak halinde olduklarında üstün gelirler. O yüzdendir ki büyüklenir, enaniyet yaparlar.
Münafıklar, kimi zaman müminlerin felaket haberlerini dışarıdan beklerler. Müslümanlara yapılacak bir saldırı, bir hakaret, bir oyunu sadece uzaktan izler; dışarıda oldukları için de kendilerini güvende görürler. Müslümanlar, o göğüs göğüse mücadelede galip geldiğinde haset ederler ancak Müslümanlara bir saldırı olduğunda haz alır, ?Allah bizi korudu? derler. Ailelerine, kendilerine, mallarına zarar gelmediği için heyecanla olayı seyreder, onların arasında olmadığı için müthiş sevinir ve çok akıllı olduklarını düşünürler.
Kimi zaman da münafık, ?bir dakikaya bir sene kadar şiddetli hırs, muhabbet, intikam gibi hislere yönelmiş olduğu" için, dindar insanlara geçici de olsa üstün gelir. Müslümanlara tuzak kurar, oyuna getirir. Aklı, ruhu, kalbi, duyguların yüksek ve yüce görevlerini bırakıp, alçak nefsin ve pis hevesin rezil işlerine ortaklık ve yardım ettiklerinden, mücadelede üstünlük elde eder.
Ve Bediüzzaman'ın sözlerinin devamındaki gibi, "zahirde daha sevimli görünür". Allah bir anda belasını vermez. Ancak Allah, ona verdiği imkan, çocuk ve mallarla, canının azap içinde çıkması için bunu yapar. O rahatlık içinde yaşam sürer; inkarcılar onu sevimli görür ve destek olurlar.
Ayrıca Bediüzzaman, küfrün, geçici de olsa kazandığı sonuçla Müslüman?ın Cennetine, kendisinin ise Cehennemine vesile olduğunu ifade eder. Müslümanın zorluk çekse de ecrinin artmasına, derecelerinin yükselmesine vesile olur. Münafıklar, müminlerin kıymetini artırmak için özel yaratılmış bir gruptur. Allah, onlarla kıyaslayarak müminlerin değerini insanlara gösterir. Münafık, müminin zihnini açar, mücadele azmini ve çabasını artırır; onu hareketli canlı, kararlı ve şevkli tutar. Münafıklar müminler için adeta nimettir, onları gördükçe güzel ahlakın, sevginin, dostluğun önemini daha iyi anlarlar.
Küfrün kurduğu tuzak ?Allah?ın dilemesiyle-daha baştan bozuktur. Onlar sonucun kendilerine başarı getireceğini düşünürlerken, müminler galip gelmiştir.
Bu, müminlerin zaferidir; Rahmanidir. Münafığın, müşriğin, küfrün zaferi şeytanidir; geçicidir, sonunda kayıp vardır. Dahası münafık cehennemin en alt tabakasına gider ki bu en büyük kayıptır.
Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmettiler. Böylece Rabbinin emri geldiği zaman, Allah'ı bırakıp da taptıkları ilahları, onlara hiçbir şey sağlayamadı, 'helak ve kayıplarını' arttırmaktan başka bir işe yaramadı. (Hud Suresi, 101)
Süheyl Okur