Aşı Tereddüdü ve Reddine Dikkat Çekti
İLKHA’ya konuşan Dr. Yalçınkaya, aşıların güvenliği ve gerekliliği hakkında yayılan yanlış bilgilerin, bazı kişilerin aşı olmayı reddetmesine veya bu konuda kararsız kalmasına yol açtığını belirtti. Bu durumun toplum bağışıklığını zayıflatarak önlenebilir hastalıkların yeniden yayılmasına neden olabileceğini ifade etti.
Aşı reddi ve tereddüdü kavramlarını açıklayan Yalçınkaya, “Aşı reddi, bireylerin veya ebeveynlerin aşı yaptırmayı tamamen reddetmesidir. Aşı tereddüdü ise aşının güvenliği ve etkinliği konusunda şüphe duyan kişilerin kararsız kalması ya da aşı olmayı ertelemesi anlamına gelir. Aşı karşıtı hareketler dünya genelinde halk sağlığını tehdit eden ciddi bir sorun haline gelmiştir.” dedi.
Yanlış Bilgilendirme Aşı Karşıtlığını Artırıyor
Aşı karşıtlığının temel sebeplerinden birinin yanlış ve yanıltıcı bilgiler olduğuna dikkat çeken Yalçınkaya, “Özellikle sosyal medyada hızla yayılan, bilimsel temele dayanmayan iddialar, aşıların içeriği ve olası yan etkileri konusunda insanları tereddütte bırakıyor. Bazı bireyler, doğal bağışıklık kazanmanın daha etkili olduğuna inanarak hastalığı geçirmeyi tercih ediyor. Oysa bu yaklaşım, ciddi sağlık riskleri doğurabilir. Ayrıca, dini ve kültürel faktörler de bazı toplumlarda aşı karşıtlığını besleyebiliyor. Bunun yanı sıra, ilaç şirketlerine duyulan güvensizlik ve aşıların ticari amaçlarla üretildiği iddiaları da insanları yanlış yönlendirebiliyor.” ifadelerini kullandı.
Aşı karşıtı grupların yürüttüğü propagandaların da etkili olduğunu belirten Dr. Yalçınkaya, “Bu gruplar, toplumda korku oluşturarak, aşıların zarar verdiği yönünde asılsız iddialar yayıyor. Ancak bilimsel veriler, aşıların milyonlarca insanın hayatını kurtardığını ortaya koyuyor.” dedi.
Aşı Olmamak Sadece Bireyi Değil, Toplumu da Etkiliyor
Aşı yaptırmamanın bireysel bir karar gibi görünse de toplumun tamamını etkileyen bir mesele olduğuna dikkat çeken Yalçınkaya, “Aşı reddi arttıkça toplum bağışıklığı zayıflar ve önlenebilir hastalıklar tekrar yayılabilir. Kızamık, kabakulak, boğmaca gibi hastalıklar geçmişte ciddi salgınlara yol açmışken, aşılama sayesinde kontrol altına alınmıştı. Ancak aşılama oranlarının düşmesi, yalnızca bireysel sağlık sorunlarına değil, aynı zamanda bağışıklık sistemi zayıf bireyler, bebekler ve yaşlılar gibi savunmasız gruplar için ciddi tehditler oluşturuyor. Toplum bağışıklığı sağlanamazsa, bu gruplar hastalıklara karşı savunmasız hale gelir ve ölümcül sonuçlar ortaya çıkabilir.” şeklinde konuştu.
Aşılanma oranlarının düşmesinin sağlık sistemine de büyük bir yük getireceğini vurgulayan Yalçınkaya, “Hastanelerde yoğunluk artar, tedavi maliyetleri yükselir ve sağlık kaynakları zorlanır. Ayrıca, salgınların artması ekonomik kayıplara da neden olabilir. İş gücü kaybı yaşanır, üretkenlik düşer ve toplum genelinde ciddi bir sağlık krizi oluşabilir.” ifadelerini kullandı.
Aşı Karşıtları Dışlanmadan Bilgilendirilmeli
Aşı reddiyle mücadelenin en önemli unsurlarından birinin doğru bilgilendirme olduğuna değinen Dr. Yalçınkaya, “Öncelikle, toplumun aşıların güvenliği ve etkinliği konusunda bilinçlendirilmesi gerekiyor. Yanlış bilgilerin yayılmasını önlemek için sağlık çalışanları, öğretmenler, dini liderler ve toplum önderleri sorumluluk almalı. Sağlık profesyonelleri, aşı hakkında net ve güvenilir bilgi vererek halkın endişelerini gidermeli. Ayrıca, aşı karşıtı bireyleri dışlamadan, empati kurarak bilinçlendirme çalışmaları yapmak büyük önem taşıyor.” dedi.
Aşılara erişimin kolaylaştırılması gerektiğine de dikkat çeken Yalçınkaya, “Aşıların ücretsiz olması ve aşı kampanyalarının desteklenmesi, aşılanma oranlarını artıracaktır. Okullarda aşının önemiyle ilgili farkındalık çalışmaları yapılmalı ve bilimsel temelli eğitimler verilmelidir.” ifadelerini kullandı.
“Aşı Olmak Toplumsal Bir Görevdir”
Aşıların bilimsel olarak etkinliği ve güvenilirliği kanıtlanmış en önemli koruyucu sağlık önlemlerinden biri olduğunun altını çizen Yalçınkaya, “Geniş çaplı aşılama programları sayesinde birçok hastalık kontrol altına alınmış ve milyonlarca insanın hayatı kurtarılmıştır. Aşı yaptırmak sadece bireysel bir karar değil, aynı zamanda topluma karşı bir sorumluluktur. Aşı olarak hem kendimizi hem de toplumdaki savunmasız bireyleri korumuş oluruz. Herkesin aşı konusunda bilinçli hareket etmesi, yanlış bilgileri sorgulaması ve bilimsel gerçeklere güvenmesi büyük önem taşıyor. Toplum sağlığını korumak hepimizin ortak görevidir.” şeklinde konuştu.