Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Muhtarlar Buluşması'nda konuştu

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından önemli başlıklar şöyle:

Son bir yıldır Gazze'de süren, geçen ay Lübnan'a sıçrayan katliamları anlatmakta artık kelimeler çaresiz kalıyor. Netanyahu denilen caninin elinde ABD'si, Avrupası, BM'si adeta oyuncak oldu. Batı, İsrail soykırımına sessiz kaldı. 50 bin masumun katilinin sorumlusu İsrail'in hukuk tanımaz işgal güçleridir ama İsrail hükümetine koşulsuz destek verenler de bu katliama ortaktırlar. Gezi olaylarında bir ay boyunca Taksim'de kamp kuranların hiçbirini Filistin'de ve Lübnan'da göremedik, göremiyoruz.

Türkiye olarak zalimin hasmıyız, mazlumun hamisiyiz. Soykırım şebekesine karşı yürüttükleri haysiyet ve özgürlük mücadelesinde Filistin halkının yanındayız

"TÜM KAHRAMANLARI SELAMLIYORUM"

Hamas lideri Yahya Sinvar'a rahmet diliyorum. Filistin topraklarını kanlarıyla sulayan tüm kahramanları selamlıyorum.

Filistin'in tüm şehitlerine Allah'tan rahmet diliyorum.

‘MUHTAR DEYİNCE BURUN KIVIRANLAR, YAPTIĞINIZ İŞLERİN GERÇEK DEĞERİNİ ANLAMAYA BAŞLADI’

Sözlerine tüm muhtarların 19 Ekim muhtarlar Günü’nü tebrik ederek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aziz milletimizin teveccühü ile 10 yıl önce Cumhurbaşkanı olarak seçildiğimizde Türk demokrasisini tanıştırdığımız yeniliklerden biri muhtarlar toplantısıydı. 2015 yılında ilkini gerçekleştirdiğimiz muhtarlar toplantımızda, devletin zirvesiyle yerel demokrasinin sembolü olan muhtarlarımızı 53 defa bir araya getirdik. Milletin evi olarak tarif ettiğimiz Cumhurbaşkanlığı Külliyesi aynı zamanda muhtarlarımızın da evi haline dönüştü. En son toplantımızda Cumhuriyetimizin 100’üncü yaşını temsilen 81 ilimizden 2023 muhtarımızla bir araya gelmiştik. Bu sefer güzel İstanbul’umuzda 39 ilçemizde 950 muhtarımızla beraber olmanın bahtiyarlığını yaşıyoruz. Sizlerle yaptığımız toplantıların ülkemizin en köklü kurumlarından olan muhtarlık kurumuna yönelik bakış açısını değiştirdiğini, özellikle bürokrasi, siyaset ve yerel yönetimlerde farklı bir hava estirdiğini çok iyi biliyoruz. Biz, devletin zirvesinin kapılarını muhtarlarımıza açtıkça bu hava dalga dalga illere, ilçelere, beldelere kadar yayıldı. Kamu kurumlarının kapıları sizlere tüm Türkiye’de açıldı. Sizinle yakın muhabbetimizin elbette başka sonuçları da oldu. Daha önce muhtar deyince burun kıvıranlar, toplantılarımız sayesinde geç de olsa mecburiyetten ve mahcubiyetten dolayı da olsa, yaptığınız işlerin gerçek değerini anlamaya başladı" dedi.

‘BENİM İÇİN 'MUHTAR BİLE OLAMAZ' MANŞETLERİ ATTILAR, NE OLDU?’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasette çok zorluklarla karşılaştığını vurgulayarak, “Burada şunu da söylemek istiyorum. Ülkemizde birileri halen anlamasa da milletin teveccühüne mazhar olmak, dünyada ulaşabilecek en şerefli payelerden biridir. İster muhtar, ister meclis üyesi, ister belediye başkanı, ister milletvekili, isterse Türkiye Cumhurbaşkanı olsun bu durum değişmez. Demokrasinin halka dönük yüzü muhtarla başlar, devletin başı olan reis-i cumhur‘la sona erer. Sizinle yakın diyaloğumuzu eleştirenlerin anlayamadığı işte budur. Onlar seçilmenin halktan oy almanın milletin emanetini taşımanın ve bu aziz millete hizmet etmenin ne manaya geldiğini idrak edemiyorlar. Köyünün, mahallesinin sorunlarına çözüm arayışında yerel yönetimler dahil bütün kurumlarımızın kapısı muhtarlarımıza açıktır ve öyle olmalıdır. Benim için 'Muhtar bile olamaz' manşetleri attılar, ne oldu? Eski Türkiye’nin tekrar hortlatılmasına izin veremeyiz. Bakınız bu fakir eski Türkiye’yi iliklerine kadar yaşamış, adaletsizliği, hukuksuzluğu, ayrımcılığı bizzat tecrübe etmiş bir kardeşinizdir. Yarım asırı geçen siyaset yolculuğumuzda pek çok zorluklarla karşılaştık. Halkın seçtiklerine tepeden bakan bürokratik oligarşi gördüm. Millete hizmetkarlık yerine efendilik taslayanların ülkemize nasıl büyük zararlar verdiğini gördüm. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, milletvekili, başbakan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin halk oyu ile seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olarak, siyasi hayatım boyunca Türkiye’ye ve Türk demokrasisini paçasından aşağı çeken bütün bu marazlarla mücadele ettim" şeklinde konuştu.

‘175 GAZETECİ ÖLDÜ, ULUSLARARASI MEDYANIN UMURUNDA DEĞİL’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölgemizdeki gelişmeleri bizimle birlikte sizler de yakından takip ediyorsunuz. Komşumuz Suriye’de 13 yıl önce başlayan ve 1 milyon insanın hayatına mal olan ihtilafa henüz çözüm bulunmadı. Ukrayna Rusya arasındaki kanlı savaş şubat ayında dördüncü yılına ulaştı. Bir diğer komşumuz olan Irak halen terör belasıyla mücadele ediyor. Birçok Avrupa ülkesinde Müslüman ve yabancı düşmanı ırkçı partiler ya tek başlarına iktidara yürüyor ya da iktidar ortağı. Son bir yıldır Gazze’de süren katliamları anlatmakla artık kelimeler çaresiz kalıyor. Çoğu çocuk ve kadın 50 bin masum insan tüm dünyanın gözleri önünde katledildi. Gazze’de yaklaşık 2 milyon, Lübnan’da 1 milyondan fazla insan evini barkını, yıllardır yaşadığı toprakları terk etmek zorunda bırakıldı. Bunların kanı Netanyahu denilen gözü dönmüş birisinin elindedir. Amerikası, Avrupası, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi adeta oyuncak olmuş durumda. On binlerce kadın öldü, kadın hakları kuruluşlarının gıkı dahi çıkmadı. 175 gazeteci öldü, uluslararası medyanın umurunda değil. Gezi olaylarında bir ay boyunca Taksim’de kamp kuranların hiçbirini Filistin’de ve Lübnan’da göremedik, göremiyoruz. Sustular, sindiler ve korktular. İsrail’i desteklemek uğruna savuna geldikleri tüm değerleri ayaklarının altında ezdiler. İsrail’in sırtını sıvazlamak, işlediği kalleşçe siyasi cinayetler sonrasında İsrail hükumetini alkışlamak dışında hiçbir şey yapmadılar. Türkiye olarak zalimin hasmıyız, mazlumun hamisiyiz. Soykırım şebekesine karşı yürüttükleri haysiyet ve özgürlük mücadelesinde Filistin halkının yanındayız" ifadelerini kullandı.

‘VATANIMIZA KASTEDEN KİM OLURSA OLSUN GÖZÜNÜN YAŞINA BAKMAYIZ’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistinli şehitleri yad ederek, “Şunu akıl ve vicdan sahibi herkes görüyor; 50 bin masumun ölümünün sebebi koşulsuz İsrail ve askeri güçleridir ama koşulsuz silah gönderenlerde bunun ortağıdır. Bu gerçeği korkusuzca haykıran tek ülke Türkiye'dir. Bu asil milletin şerefli bir evladı ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak şunu söyleyebilirim. Hakkı söylemek için daima öne atılan biz olduk. Filistinlilere insanlık ve kardeşlik vazifemizi hakkıyla yerine getirmeye çalıştık. Geçtiğimiz günlerde şehadet şerbetini içen Yahya Sinvar'a rahmet diliyorum. Filistin'in tüm şehitlerini, tüm şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum. Allah yolunda öldürülenler diridirler. Bizim temel politikamız ülkemizin bekasını korumaktır. Vatanımıza kasteden kim olursa olsun gözünün yaşına bakmayız. Biz İsrail yayılmacılığına dikkat çektikçe önlerine konulan tüm delile rağmen ana muhalefet partisinin başını çektiği partiler bizi abartmakla itham ediyor. Muhalefetin gevşekliği bizi alakadar etmez. Onlar rakı masalarında geyik muhabbeti çevirirken biz bölgemizdeki yangını söndürmeye çalışıyoruz. Burada şunun da bilinmesini özellikle arzuluyorum. Bekamızı savunmak için milletimiz ve millet bağımızı daha da güçlendirme çabası içindeyiz. 22 yıl boyunca ortaya koyduğumuz irade açıktır. Biz hiçbir zaman farklı etnik kimlikleri çatışma unsuru olarak görmedik. Tam tersine 85 milyonun tamamını Türkiye Cumhuriyeti'nin ayrılmaz parçası olarak gördük. Bu topraklarda barış içinde kardeşçe yaşama irademizin, İstiklal Marşımızın etrafında 85 milyonu buluşturmak için 22 yıldır mücadele halindeyiz. Tüm siyasi partilerimizi kutuplaşmayı körüklemek yerine kardeşlik seferberliğimize katkı sunmaya davet ediyoruz" dedi.

Kaynak: (DHA-Haber Merkezi)