Yılmaz, 5 Eylül’de açıklanan OVP’nin geçen yılki programın devamı niteliğinde olduğunu vurgulayarak, "Temel amacımız, enflasyonu düşürmek ve orta vadede tek haneli seviyelere indirmek, büyümeyi ve istihdamı sürdürmek, aynı zamanda deprem bölgelerinin rehabilitasyonunu sağlamak" dedi. Ayrıca, Türkiye'nin yeşil ve dijital dönüşüme uyum sağlaması halinde ekonomik ve sosyal refahın artacağına dikkat çekti.
Enflasyonun düşüş sürecine girdiğini belirten Yılmaz, "Haziran itibarıyla enflasyonda geçiş dönemi sona erdi. Dezenflasyon süreci başladı. Enflasyon, yüzde 75 seviyelerinden gerilemeye başladı ve şu anda yüzde 52'lere kadar düştü. Yıl sonunda yüzde 41,5 seviyelerini göreceğimizi öngörüyoruz" ifadelerini kullandı. Ayrıca, gelecek yıl enflasyonun yüzde 20’nin altına indirilmesinin hedeflendiğini ve 2026’da tek haneli rakamlara ulaşılmasının planlandığını açıkladı.
Yılmaz, büyüme oranlarına da değinerek, TÜİK’in geçen yılki büyüme oranını yüzde 5,1 olarak revize ettiğini, bu yılın ilk yarısında ise büyümenin yüzde 3,8 olarak gerçekleştiğini söyledi. Türkiye’nin büyüme hızının dünya ortalamalarına kıyasla iyi bir performans sergilediğini belirten Yılmaz, AK Parti hükümetleri döneminde bütçe açığının milli gelire oranının ortalama yüzde 2,6 seviyelerinde olduğunu hatırlattı.
Deprem harcamalarının bütçe üzerindeki etkisine dikkat çeken Yılmaz, geçen yıl bütçe açığının yüzde 5,2 seviyesinde kapandığını, deprem harcamaları çıkarıldığında ise bu oranın yüzde 1,6 olduğunu kaydetti. Cari açıkta da olumlu gelişmeler olduğunu belirten Yılmaz, yıl sonunda cari açığın milli gelire oranının yüzde 1,7 olmasının beklendiğini ifade etti.
Merkez Bankası rezervlerinin de geçen yıl 98,5 milyar dolardan 150 milyar dolar seviyesine çıktığını belirten Yılmaz, bu gelişmenin ekonomi üzerindeki olumlu etkilerini vurguladı.