Erkeklerde Daha Erken Başlayabiliyor
Dr. Zorbozan, bipolar bozukluğun kadınlarda genellikle 35 yaş civarında, erkeklerde ise 20’li yaşlardan itibaren görülebildiğine dikkat çekerek, bu hastalıkta iki belirgin dönemin yaşandığını aktardı. “Depresif evrede kişi kendini mutsuz, değersiz ve yetersiz hissederken; manik dönemde ise aşırı neşeli, enerjik ve kendine aşırı güvenli bir ruh hali gözlemlenir.” dedi.
Tedavi Süreci Atak Dönemlerine Göre Şekilleniyor
Zorbozan, tedavinin en önemli aşamasının doğru tanı konulması olduğunu vurgulayarak, tanı sürecinde çeşitli testlerin uygulanması gerektiğini ifade etti. “Tedavi planı, kişinin atak döneminde mi yoksa iyileşme sürecinde mi olduğuna göre farklılık gösterir.” şeklinde konuştu.
Genellikle ilaç tedavisi ve psikoterapinin birlikte uygulandığını belirten Zorbozan, depresif dönemde intihar düşüncesi olan bireylerin hastane ortamında takip edilmesinin uygun olduğunu, bu kişilerin düzenli aralıklarla muayene edilmesi gerektiğini söyledi. “Atakların sıklığı ve şiddeti azaldıkça ilaç dozları da düşürülebilir.” açıklamasında bulundu.
Manik Dönemde Davranışlar Kontrolden Çıkabiliyor
Manik evrede bireylerin aşırı enerjik, neşeli ve taşkın olabildiğini ancak bu durumun her zaman olumlu sonuçlar doğurmadığını belirten Dr. Zorbozan, “Bu süreçte kişiler çeşitli sorunlarla karşılaşabilir. Bu nedenle manik evrede de genellikle hastanede tedavi önerilir. Hipomanik evrede ise hastane yatışı çoğunlukla gerekmez.” ifadelerini kullandı.
Düzenli Takip ve Tedavi Süreci Hayati Önem Taşıyor
Dr. Zorbozan, atak dönemleri sona erdikten sonra da ilaçların düzenli kullanılmasının ve doktor kontrollerinin aksatılmamasının önemine işaret etti. “Her hastaya özel bir tedavi planı yapılmalıdır. İyileşme sağlansa dahi ilaçların kesilmemesi gerekir. Zamanla ilaç kesme denemeleri yapılsa da bu süreçte aile desteği ve doktor gözetimi şarttır.” uyarısında bulundu.
Son olarak, tedavi sürecinin düzenli yürütülmesinin gerekliliğine dikkat çeken Zorbozan, “Eğer uzun süre geçmesine rağmen iyileşme sağlanamıyorsa, tanı yeniden değerlendirilmeli ve uygun ilaç değişiklikleri yapılmalıdır. Buna ek olarak psikoterapi, sosyal destek ve bireyin kendi içsel iyileşme süreci de tedavinin önemli parçalarıdır.” diyerek sözlerini tamamladı.