Şahmeran

başı insan, gövdesi yılan biçiminde olduğuna inanılan mitolojik yaratıktır.

Şahmeran ya da Şahmaran ( Farsça: شاهماران "şâhmârân" [yılanların şahı]; Kürtçe : şahmaran; Tatarca: Şahmara, Zilant Türk-İran- İrak- Kürt ve Anadolu mitolojilerinde rastlanan akıllı ve iyicil olarak tanımlanan bellerinden aşağısı yılan üstü ise insan şeklindeki Maran adı verilen doğaüstü yaratıkların başında bulunan ve hiç yaşlanmayan, ölünce ruhunun kızına geçtiğine inanılan varlık.

Şahmeran sözcüğü, Kürtçe شاه (Şah) ve ماران (mârân; yılanlar) kelimelerinin birleşmesiyle meydana gelmiştir. Her ne kadar "şah", erkekler için kullanılan bir unvansa da Şahmeran'a ilişkin tüm efsanevi kayıtlarda ve Şahmeran efsanelerine özgü tüm betimlemelerde varlık dişidir.

Efsanenin kökenleri

Hititler zamanında anlatılmakta olan İlluyanka efsanesinde yılana benzeyen bir yaratık olan İlluyanka'nın fırtına tanrısı Tesup ile olan savaşı anlatılmaktadır.

5e6accc2-2856-41d6-bcac-6c1a9e94b70e.jpeg

6717afa7-f2a4-4546-bb1c-e87f99827631.jpeg

cec60e3a-0f03-4fa6-b790-e0702c782f9d.jpeg
Eski çağda bronz yapılan şahmeran

Cemşab ve Şahmeran

Binlerce yıl önce yedi katlı yeraltında Tarsus'ta yaşayan yılanlar vardı.

Meran adı verilen bu yılanlar, gerçekten akıllı ve şefkatli idi. Onlar barış içinde yaşarlardı. Meranların kraliçesine Şahmeran denirdi. O genç ve güzel bir kadındı.

Efsaneye göre, Şahmeran'ı gören ilk insan Cemşab oldu. O, geçimi için odun satan fakir bir ailenin oğluydu. Bir gün Cemşab ve arkadaşları bal dolu bir mağara keşfederler. Balı çıkarmak için Cemşab'ı aşağıya indiren arkadaşları, paylarına daha çok bal düşmesi için onu orada bırakıp kaçarlar. Cemşab mağarada bir delik görür ve buradan ışık sızdığını fark eder. Cebindeki bıçak ile deliği büyütünce, ömründe görmediği kadar güzel bir bahçeye girer. Bu bahçede eşi benzeri olmayan çiçekler ve bir havuz ile pek çok yılan görür. Havuzun başındaki tahtta süt beyaz vücutlu bir yılan oturmaktadır. Şahmeran'ın güvenini kazanan Cemşab uzun yıllar bu bahçede yaşar. Şahmeran ona tıp biliminin bilinmediklerini söyler.


Cemşab, Yıllar sonra, ailesini çok özlediğini söyleyip gitmek için yalvarır. Bunun üzerine Şahmeran da kendisini salıvereceğini, ancak yerini kimseye söylemeyeceğine dair söz vermesini ister.

Şahmeran'a söz verip ailesine kavuşan Cemşab uzun yıllar verdiği sözde durarak Şahmeran'ın yerini kimseye söylememiş. Bir gün ülkenin padişahı hastalanmış. Vezir, hastalığın çaresinin Şahmeran'ın etini yemek olduğunu söylemiş ve her yere haber salınmış.

Ülkeni veziri herkesi tek tek hamama sokmuş. Sıra Cemşab'a gelmiş. Cemşab soyununca vezir Cemşab'ın derisinde pullar olduğunu görünce Cemşab'ı konuşturmayı başarmış. Cemşab kuyunun yerini gösterince Şahmeran bulunup dışarı çıkarılmış. Şahmeran Cemşab'a, "Benim başımı kaynatıp padişaha içir, padişah kurtulsun, gövdemi de vezire içir, ölsün, kuyruğumu da kaynatıp sen iç, böylece Lokman Hekim ol" demiş. Böylece vezir ölmüş, padişah da iyileşip Cemşab'ı veziri yapmış. Ve rivayete göre de Cemşab böylece Lokman Hekim olmuş. Efsaneye göre Şahmeran'ın öldürüldüğünü yılanlar o günden beri bilmemektedirler.

Tarsus'un, Şahmeran'ın öldürüldüğünü öğrenen yılanlar tarafından bir gün istila edileceği rivayet edilir.

Vikipedia

Editör: Haber Merkezi