AB-Türkiye İlişkilerinde Yeni Dönem
Rusya-Ukrayna savaşının etkisiyle Avrupa’nın güvenlik önceliklerinde değişim yaşanırken, Türkiye'nin AB ile ilişkilerinin geleceği de bu yeni dengeler çerçevesinde ele alınıyor. Siyaset Bilimci Prof. Dr. Köroğlu, Avrupa’nın genişleme stratejisinde güvenlik ve jeopolitik kaygıların öne çıktığını vurgulayarak, bu süreçte Türkiye’nin rolünün daha da önem kazandığını söyledi.
Güvenlik Önceliği ve Türkiye’nin Stratejik Konumu
Türkiye’nin askeri kapasitesi ve jeopolitik konumu nedeniyle Avrupa için kritik bir ortak olduğuna dikkat çeken Köroğlu, "AB'nin genişleme politikasında güvenlik ve jeopolitik dengeler belirleyici hale geldi. Bu bağlamda, Türkiye’nin AB üyeliği konusunda kısa vadede yeni fırsatlar doğabilir" dedi.
AB’nin Genişleme Politikası ve Türkiye
AB’nin Ukrayna ve Moldova ile müzakerelere başlaması, ayrıca Gürcistan’a aday ülke statüsü verilmesi, genişleme politikalarının yeni bir yön kazandığını gösteriyor. Köroğlu, AB’nin Brexit sonrası ekonomik ve siyasi dönüşüm sürecinde olduğunu, Türkiye’nin bu dinamikler içinde yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Polonya Dönem Başkanlığı ve Türkiye İçin Fırsatlar
2025’in ilk yarısında AB Dönem Başkanlığı görevini devralacak olan Polonya’nın, güvenlik konularına öncelik vereceğini hatırlatan Köroğlu, "Polonya, Rusya’nın bölgedeki tehdidini doğrudan hisseden bir ülke olarak, Türkiye ile iş birliğini güçlendirmeye açık olabilir. Bu süreç, Türkiye-AB ilişkilerinin ilerlemesi için iyi değerlendirilmelidir" diye konuştu.
Türkiye İçin ‘Kazan-Kazan’ Modeli Şart
Türkiye’nin AB ile ilişkilerinde, ancak karşılıklı çıkarların gözetildiği bir iş birliği modelini kabul edebileceğini belirten Köroğlu, Türkiye'nin mevcut aday ülke statüsüyle beklentilerinin yüksek olduğunu ve sınırlı haklar sunan bir üyelik modelinin Türkiye’ye büyük bir avantaj sağlamayacağını ifade etti.
Polonya’nın AB Dönem Başkanlığı sürecinde, Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir ivme yakalanıp yakalanamayacağı ise önümüzdeki süreçte netlik kazanacak.