"Mem û Zîn," Kürt edebiyatının unutulmaz eserlerinden biri olan ve Cizre'de 1450/1451 yılında yaşanan gerçek bir aşk öyküsünden esinlenerek 17. yüzyılın sonunda Ahmed-i Hani tarafından manzum bir eser olarak yazıya geçirilen bir aşk masalını anlatır.
Konusu, Cizre Beyi Mir Zeynuddin'in kız kardeşi Zin ile Divan kâtibinin oğlu Memo arasındaki gerçek bir aşk öyküsüne dayanır. İkilinin aşkı, ancak trajik bir şekilde sonlanır. Hikâye, Cizre'de geçer ve iki genç, kız kılığına giren Mem ile onun dostu Tacdin, aynı anda aynı kızlara âşık olur. Ancak bu aşk, karmaşık bir dizi olayın ardından gerçekleşir.
Eserde aşkın yanı sıra toplumsal meseleler, idari ve siyasi öneriler, tenkitler, ve felsefi düşünceler de işlenir. Mem ve Zîn'in temsil ettiği iyilik, doğruluk, zayıflık ve çaresizlik kavramları, Beko karakteri aracılığıyla kötülük, dalkavukluk ve ikiyüzlülük ile karşılaştırılır. Ahmed-i Hani'nin eseri hem aşkı hem de insan ilişkilerini derinlemesine işler.
"Mem û Zîn," Kürtçenin Kurmanci lehçesi ile yazılan ilk aşk mesnevisi olarak kabul edilir ve 20'den fazla dile çevrilmiştir. Ayrıca, eser ondan fazla kez Türkçe'ye çevrilmiştir.
Mem û Zîn ayrıca Cizre'de Abdaliye Medresesi'nin altındaki bodrumda bulunan üç mezarın bu hikâyedeki karakterlere ait olduğuna inanılan bir türbenin de bulunduğu önemli bir kültürel mirası temsil eder.
Bu timeless eser, sinema, tiyatro ve dizi uyarlamalarına da ilham kaynağı olmuştur. Çeşitli dönemlerde bu aşk öyküsü farklı sahne sanatlarıyla da kutlanmıştır.