New Mexico'nun Albuquerque şehrinde gerçekleştirilen çalışma kapsamında, rutin otopsilerden elde edilen 51 örnek incelendi. Araştırmacılar, karaciğer, böbrek ve beyin dokularından alınan bu numuneleri analiz etti. Mikroplastiklerin tespiti zor olduğundan, araştırmada bu partiküllerin kimyasal yapısını belirlemeye yönelik gelişmiş teknolojiler kullanıldı.
Araştırma sonucunda, beyin numunelerinde karaciğer ve böbrek dokularına kıyasla 30 kat daha fazla mikroplastik bulundu. Bu durumun, beyne ulaşan kan akışının yoğunluğundan ya da karaciğer ve böbreklerin toksinleri ve parçacıkları daha etkili şekilde temizlemesinden kaynaklanabileceği düşünülüyor. Ayrıca, beynin diğer organlar gibi hücresel yenilenme süreçlerine girmemesi nedeniyle, mikroplastiklerin burada daha uzun süre kalabileceği öne sürülüyor.
Araştırmada, 2016'dan 2024'e kadar olan dönemde beyin numunelerinde bulunan plastik miktarının yaklaşık yüzde 50 oranında arttığı gözlemlendi. Bu durumun, çevresel plastik kirliliğindeki artış ve insan maruziyetinin yükselmesiyle ilişkili olabileceği belirtiliyor.
Çalışmada tespit edilen mikroplastiklerin çoğunluğunun, dünyada en yaygın olarak üretilen plastik türlerinden biri olan polietilenden oluştuğu belirlendi. Polietilen, şişe kapakları ve plastik poşetler gibi birçok günlük üründe kullanılıyor.
Bu bulgular, insan beyninde mikroplastiklerin tespit edildiği ilk örnek olarak dikkat çekiyor. Ancak, bu çalışma "ön baskı" olarak yayımlandığı için, diğer bağımsız araştırmacılar tarafından henüz incelenmiş ve doğrulanmış değil.