TBMM’de basın toplantısı düzenleyen HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Faruk Dinç, halkın gündemine dair önemli değerlendirmelerde bulundu.

Gazze’de devam eden soykırımın unutulmaması gerektiğinin altını çizen HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Faruk Dinç, siyonizmin mutlaka kaybedeceğini vurguladı.

İç gündeme dair yaptığı değerlendirmede ise; uyuşturucu madde üretimi, dağıtımı ve kullanımı, kültür ve sanat festivali adı altında gerçekleştirilen organizasyonlara harcanan devasa miktardaki paralar ve gençleri, çocukları ifsat edip intihara sürükleyecek kadar tahrip eden dijital platformlarla ilgili konuştu.

Sözlerine Gazze'de bir yılı aşkındır devam eden soykırım ve buna karşı dünya devletleri ve İslam ülkelerinden herhangi bir önleyici adım atılmamasına tepki göstererek başlayan Dinç, "Gün gelecek mutlaka siyonizm hem işgal ettiği topraklarda hem de dünyanın dört bir yanında kaybedecektir. siyonizmin yanında olup onlara destek verenler de kaybedeceklerdir. Gün gelecek mutlaka insanlığın haysiyeti ve onuru için savaşanlar, mücadele edenler kazanacaktır. siyonistler ve destekçileri mutlaka gün gelecek yargılanacaklardır." ifadeleriyle Gazze'yi gündeminden düşürmedi.

"Uyuşturucu iletine bulaşan gençlerin hayatı karartılıyor”

Gazze ile ilgili sözlerinin ardından iç gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Dinç, ilk olarak uyuşturucu madde kullanımı ve üretimi ile ilgili konuştu.

"Uyuşturucu illeti, toplum sağlığını her geçen gün daha fazla tehdit etmektedir.” diyen Dinç, “Öyle bir seviyeye gelmiş ki her geçen gün hiç rastlamadığımız uyuşturucu maddeleri ile karşılaşıyoruz. Özellikle kimyasal maddelerden sentetik olarak elde edilen captagon isimli amfetamin denilen madde gençlerimizi ellerimizden almaktadır. Uyuşturucu iletine bulaşan gençlerin hayatı, yani geleceğimiz; köprü altlarında ayakları birbirine dolanmış, ağızlarından köpük akacak şekilde maalesef karartılmaktadır. Bu konu ile ilgili raporlara bakıldığı zaman, uyuşturucu madde kullanımı son zamanlarda artmıştır. Uyuşturucu maddeler nerede üretiliyor? Nasıl ülkemize geliyor? Nasıl dağıtılıyor? Bunların hepsinin tek tek hesap-kitabı yapılıp sorgulanması gerekiyor.” ifadeleriyle sözlerine devam etti.

“Kamu kurumları ve sivil toplum koordine bir şekilde hep beraber bu uyuşturucu illeti ile mücadele etmelidir”

Türkiye'deki uyuşturucu madde kullanımındaki artışa dikkati çeken Dinç, “Özellikle hazırlanan son raporlara göre sınırdaş ülke Suriye'de bunların çok üretildiği ve orada da ciddi manada yayıldığı ve oranın üzerinden de her yere ulaştırıldığına dair de ciddi iddialar var. Niye Suriye'de üretiliyor? Çünkü orada 2011 yılında başlayan bir savaş var. 13 yıldır Suriye’de savaş ve kargaşanın olması, enkaz yığınlarının ve metruk yapıların olması, uyuşturucu üretenleri adeta leş kargaları gibi oraya çöreklenmiş duruma getirmiştir. Türkiye'de amfetamin dediğimiz haplar 2019 yılında 72 bin adet yakalanmıştır. 2022 yılında ise bu rakam 240 kat artarak 17 milyon olmuştur. Bu rakam gerçekten ciddi ve ürpertici bir rakamdır. Bu rakam gösteriyor ki uyuşturucu ile mücadelede kapasitemizi artırmamız gerekiyor. Uyuşturucu ile mücadele sadece kurumlarla yapılacak bir mücadele değildir. Kamu kurumları ve sivil toplum koordine bir şekilde hep beraber bu uyuşturucu illeti ile mücadele etmelidir. Özellikle uyuşturucu baronlarına asla ama asla müsaade edilmemelidir. Bunlara yönelik acil bir çözüm üretilmesi lazım. Özellikle Suriye sınırında bulunan illerimizde daha ciddi ve organize bir şekilde uyuşturucu ile mücadele edilmesi gerekiyor." dedi.

“Saya saya bitiremeyeceğimiz kadar yokluk ve sıkıntılar söz konusu iken festivaller ile halkımızın imkânlarının çarçur edilmesi ihanet değil de nedir?”

Kültür ve sanat festivali adı altında gerçekleştirilen organizasyonlara harcanan paralar ile ilgili değerlendirmelerde bulunarak sözlerine devam eden Dinç, şunları kaydetti:

"Belediyeler ve kamu kurumları, kültür yolu festivali adı altında düzenlenen etkinlikler için milyonlarca liralık devasa harcamalar yapıyor. Bu harcamalar güya tarihimizi, kültürümüzü ve sanatı yaymak için yapılıyor. Ancak görüyoruz ki bu yapılan festivallerde tarih, kültür ve sanata sadece yüzeysel olarak değiniliyor. Bu organizasyonlarla toplum ve özellikle gençler kültür ve değerlerimizden daha da uzaklaştırılıyor. Bu organizasyonlar; ifsat projeleri gibi işliyor, gençlerimizi yozlaştırıyor ve toplumda hem kültür hem de maddi olarak ciddi tahribatlar bırakıyor.

Geçim sıkıntısı yaşayan emekliler, kirasını ödemekte güçlük çeken vatandaşlar, eğitim ihtiyaçlarını karşılamada maddi güçlük çeken gençler, evlenmek isteyip de imkansızlıktan dolayı yuva kuramayan gençler... Saya saya bitiremeyeceğimiz kadar yokluk ve sıkıntılar söz konusu iken toplumun geneline değil de sadece bir kısmına yönelik gerçekleştirilen bu festivaller ile halkımızın imkanlarının çarçur edilmesi ihanet değil de nedir? Gerçekten bunu hangi mantıkla, hangi izanla açıklayabiliriz? Maalesef birkaç saatlik eğlence için milletin malı çarçur ediliyor ve birkaç sanatçıya milyonlarca liralık para aktarılıyor.

Bu festivaller için harcanan bütçe ne ise şeffaf bir şekilde faturalandırılarak ortaya konulmalı. Hangi festival için, hangi sanatçı için ne kadar para harcanmışsa tek tek açıklanıp halkla paylaşılmalı. Çünkü bu paralar bu halkındır. Bu milletin parasını nereye harcamışsınız şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşın ve halkın vicdanını bu konuda daha da fazla yaralamayın. Ayrıca bu festivalleri harcanan para toplumun kültürünü ve kültür altyapısını daha da güçlendirecek sosyal aktiviteler için kullanılmalı. Eğlence için ve sözde sanatçılar için bu milletin imkanları çarçur edilmemeli."

“Discord, Roblox, Mavi Balina gibi platformların gençlerimizi ne kadar ifsat ettiğine hep birlikte şahit olduk”

Son olarak zararlı dijital platformların toplumda oluşturduğu tahribata da dikkati çeken Dinç, "Discord denilen dijital platformlar gibi platformların toplumda ne kadar tahribat oluşturduğunu ve gençlerimizi ne kadar ifsat ettiğine hep birlikte şahit oluyoruz. En son Discord, çocukların cinsel istismarı ve müstehcenlik suçları işlediği gerekçesiyle erişimi engellendi. Bundan birkaç ay önce yine buna benzer Roblox oyun platformu ile gençlerimizi ve çocuklarımızın nerelere sürüklediğini hep beraber görmüştük. Birkaç yıl önce Mavi Balina isimli oyunlarla çocukların intihar ettiğini hepimiz müşahede etmiştik. Aynı evde yaşadığımız evlatlarımızın yalnız başına odalarında bilgisayar ya da telefonlarıyla kimlerle irtibatta olduğunu, hangi terör şebekesinin eline düşmüş olduğunu maalesef bilmiyoruz. Bu dijital platformlarda özellikle gençlerin müstehcen görüntülerini alarak gençlere şantaj yaparak ömür boyu unutamayacakları travmalar yaşatılıyor.” dedi.

“Bu dijital platformlara karşı gerekli önlemler alınmalı, ehil komisyonlar kurulmalı ve kanuni düzenlemeler yapılmalı”

Dijital ortamdaki tehlikeli ve zararlı platformların yasaklanması ve bu platformlara bulaşan gençlerin kurtarılması için komisyonların kurulması gerektiğini belirten Dinç, “Tüm bunlardan dolayı bu dijital platformlara gerekli önlemler alınmalıdır. Şantaja uğrayan ve terör örgütlerinin kucağına düşen özellikle 18 yaş altı gençlerimiz araştırılmalı ve bunlardan kurtarılmalıdır. Bu konuda ehil bir komisyon kurulması gerekiyor. Kurulan bu komisyon ile bu dijital mecrada ki platform ve oyunların tek tek tespit edilip zararlı ve zararsız olanların ayırt edilmesi gerekiyor. Bunlara yönelik kanuni bir düzenleme de şarttır. Aksi takdirde kendi evlatlarımız dediğimiz ama hangi örgüte ya da şebekeye çalıştığını bilmediğimiz bir nesil yetiştirmiş olacağız.” ifadelerini kullandı.

Kaynak: İLKHA