Aradan geçen yılların ardından, Haddam’ın oğlu Cemal Haddam, "Al Arabiya" kanalına verdiği bir röportajda babasının ayrılığına ve sonrasında yaşananlara dair dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Cemal Haddam, babasının Beşar Esad’ın otoriter yönetim anlayışı ve gücü tek elde toplama çabalarına yönelik eleştirilerinden sonra rejimden kopma kararı aldığını belirtti. Ayrıca, babasının 2005 yılında rejimin düşeceğini öngördüğünü, 2011'deki Suriye Devrimi ile bu tahminin pekiştiğini ifade etti.
Silahlı Mücadele ve Rejimin Çöküşü
Abdulhalim Haddam’ın, rejime karşı silahlı mücadeleyi desteklediğini dile getiren Cemal Haddam, rejimin yalnızca bu şekilde devrilebileceğine inandığını aktardı. Hafız Esad’ın mezarının yakılması olayını ise halkın birikmiş öfkesinin bir yansıması olarak değerlendirdi ve bunun "rahatlatıcı bir eylem" olduğunu ifade etti.
Esad Ailesi ve Güç Mücadelesi
Cemal Haddam, Hafız Esad’ın ölümünden önce Beşar Esad’ın gücünü pekiştirmeye başladığını, bu süreçte iktidara karşı çıkan subayların görevden alınarak yerlerine Beşar’a sadık isimlerin getirildiğini söyledi. Babası Abdulhalim Haddam’ın ise Beşar Esad’ın liderliğini kabul etmek zorunda bırakıldığını, aksi takdirde Sednaya Hapishanesi’ne gönderilmekle tehdit edildiğini dile getirdi.
Akıl Sağlığı İddiaları
Röportajın dikkat çeken bir diğer kısmı ise Beşar Esad’ın akıl sağlığına dair iddialardı. Cemal Haddam, Londra’daki Suriye Büyükelçiliği'nde çalışan bir çalışanın, Beşar Esad’ın düzenli olarak bir psikiyatri kliniğine gittiğini kendisine söylediğini belirtti. Bu durumun, Esad’ın psikolojik bir rahatsızlığı olduğuna işaret ettiğini iddia etti. Ayrıca, işkence gibi emirlerin ancak akıl sağlığı yerinde olmayan bir lider tarafından verilebileceğini savundu.
Bu çarpıcı açıklamalar, Suriye’deki rejimle ilgili tartışmaları bir kez daha gündeme taşıdı.