Prof. Dr. Kuşcu, gazetecilere yaptığı açıklamada, Ege Denizi'nin jeolojik yapısının hem tektonik hem de volkanik kaynaklı sismik hareketlilik için uygun bir bölge olduğunu belirtti.
Bu hareketliliğin yaşandığı Kristiana-Santorini-Kolumbo volkanik sisteminde, deniz altında yaklaşık 25 küçük volkanın bulunduğunu aktaran Kuşcu, bölgenin "Güney Ege Volkanik Yayı" olarak tanımlanması gerektiğini vurguladı.
İki Ana Volkanik Bölge Bulunuyor
Ege Volkanik Yayı’nda iki önemli alan olduğunu belirten Kuşcu, şunları söyledi:
-
Birincisi, şu anda sismik hareketliliğin görüldüğü Kristiana-Santorini-Kolumbo bölgesi.
-
İkincisi ise, Datça ve Bodrum kıyılarının yaklaşık 20-25 kilometre açıklarında bulunan İstanköy-İncirli-Sakarcılar bölgesi.
Prof. Dr. Kuşcu, Kristiana-Santorini-Kolumbo bölgesinde daha önce yaşanan volkanik aktiviteler sonucunda kül seviyelerinin Batı Anadolu'ya kadar ulaştığını, İstanköy-İncirli-Sakarcılar bölgesinde ise kül ve pomza gibi malzemelerin özellikle Datça ve Bodrum Yarımadaları'nda biriktiğini ifade etti.
Son günlerde gözlemlenen sismik hareketliliğin, tektonik veya volkanik süreçlerden herhangi biriyle bağlantılı olabileceğini belirten Kuşcu, bu tür depremlerin bir volkanik patlama yaşanmaksızın aylarca sürebileceğini dile getirdi.
Riskler ve Olası Senaryolar
Sismik fırtınanın nasıl sonuçlanacağının zamanla anlaşılacağını ifade eden Kuşcu, afet yaşanmaması temennisinde bulundu. Eğer bölgedeki volkanlar aktif hale gelirse, yaklaşık 30 kilometrelik çap içinde bulunan alanların risk altında olabileceğini söyledi.
Ayrıca, tsunami tehlikesinin yalnızca volkanik hareketlerden değil, depremler ve su altı heyelanlarından da kaynaklanabileceğini belirtti.