Köşe yazısı: Mehmet M.SEVİM
Her gün dışarıda gördüğümüz tanımadığımız o kadar çok yüzlerle karşılarız ki, ilk bakışta, o yüzleri tanıma telaşı içine gireriz. Sonra yüzlerde asılı duran yaş’ları da tahmin etmekten de geri bırakmayız kendimizi...
Evet…
Her gün dışarıda gördüğümüz ve tanımadığımız o yüzler, ya bilinmedik bir annenin ya da bir babanın yüzleridir. Ya da kimsesizlikten, yokluktan soluklanmaya çalışan bir çocuğun yüzüdür.
Mademki; Çocuk Dedik. Çocuklardan Söz ettik. Kaldığımız yerden devam edelim. O Halde…
‘’Çocuklar dünya nüfusunun üçte birini, geleceğimizin de tamamını oluşturmaktadır. Dünyada gerçek söylenen sözlerin neredeyse tamamına da sahiptirler. Durum böyleyken çocukları görmezden gelemezdim.
Gelemezdik de…
Topluma faydalı, kendi idealleri olan çocuklar yetiştirebilmek için birinci önceliğimizin, uyuttuğumuz çocukluğumuzu uyandırmak olduğunu ve zamanın geldiğini, hala da geç kalmadığımızı bilmemiz gerektiğini hatırlatmak istiyorum.
Bu amaçla ‘’ Güneşe Yürüyen Çocuklar’’ başlığı altında, sosyal sorumluluk projesi başlattık. Bu projemizle, insanlık dilini konuşabileceğimizi ve bir nebze de olsa bu dille çocuklara şemsiye tutabileceğimizi, tertemiz yüreklerinde oyun arkadaşları olabileceğimizi, biz büyüklere hatırlatmak istedim.
Bizler küçük şeylerle mutlu olunabilir mi soruna, en iyi cevabımızın bizleri mutlu eden her şey büyüktür cevabını verebilmemiz olduğunu hatırlatmadan da geçmek istemedim.
Kimsesizlikten, yokluktan soluklanmaya çalışan çocukların yaşamlarında oluşan eksiklikleri gidermek adına önlemler almamız gerektiği düşüncesini savunurken, bunu da gözler önüne sermekten çekinmedim.
Unutmayalım bizlerde bir zamanlar çocuktuk.
Bu soğuk kış günlerinde ayakları üşümeden, okula gidebilmeli, oynayabilmeli, gülebilmeli çocuklar…
Hemen şimdi, ilk işimiz ihtiyaç sahibi çocuklara ulaşmak olsun mu?
Birer ikişer çift ayakkabı almak çokta zor olmasa gerek…