Yerleşke, 2006-2014 yılları arasında kapsamlı bir restorasyon sürecinden geçerek ziyarete açıldı. Kompleksin önemli yapıları arasında Valilik Kabul Makamı, Saint George Kilisesi ve eski cezaevi bulunuyor. Sergi salonlarında 1615 eser sergilenirken, diğer eserler özel depolarda korunuyor. Eserler, Diyarbakır Restorasyon ve Konservasyon Bölge Laboratuvarı Müdürlüğü ile müzede görevli restoratörlerin düzenli kontrolünden geçiyor. Korozyon belirtileri gösteren bronz, demir, kemik ve tekstil eserler, restoratörler Emine Çelik ve Helin Çetin tarafından titizlikle restore ediliyor.
KADINLARIN İNCE İŞLERDEKİ BAŞARISI
2014 yılından bu yana restoratör olarak görev yapan Emine Çelik, 2024’te 87 eserin restorasyonunu gerçekleştirdiklerini belirtti. Çelik, “Depo ve teşhirdeki eserleri her üç ayda bir kontrol ediyoruz. Restorasyon gerektirenleri seçip envanterlerini belirledikten sonra Genel Müdürlük’ten onay alıyoruz. Onay sonrasında eserlerin bir kısmını laboratuvara gönderiyor, bir kısmını ise burada restore ediyoruz. Kadınların ince işlerdeki başarısı, işimizin doğasında büyük bir avantaj sağlıyor. İki kadın olarak birbirimizi iyi anlıyor ve birçok işin üstesinden geliyoruz,” dedi.
ZORLU VE SABIR GEREKTİREN SÜREÇLER
2020 yılından bu yana Diyarbakır Müze Müdürlüğünde çalışan Helin Çetin ise korozyon tabakalarına göre bir eserin restorasyon süresinin bir hafta ile bir yıl arasında değişebildiğini belirtti. Çetin, “Bize depo zimmetleri tarafından teslim edilen eserler üzerinde bronz, demir, kemik ve tekstil gibi farklı materyallere uygun işlemler yapıyoruz. İlk olarak korozyon tabakalarını analiz ediyor, ardından temizlik ve restorasyon süreçlerini başlatıyoruz. Akrobat lamba altında bisturi, farklı başlı fırçalar, alkol, aseton ve bambu çubuk gibi ekipmanlarla detaylı temizlik yapıyoruz. Bu iş sabır gerektiriyor ve kadınların ince detaylara olan yatkınlığı bu konuda büyük bir avantaj sağlıyor. Tecrübeli bir ekip arkadaşıyla çalışmak ise benim için büyük bir artı,” ifadelerini kullandı.
İçkale Müze Kompleksi’nde görev yapan Çelik ve Çetin, tarihi eserleri yeniden hayata kazandırmanın gurur verici bir iş olduğunu vurguladı. İki restoratör, hem bireysel hem de birlikte çalışarak Diyarbakır tarihini koruma ve gelecek nesillere aktarma görevlerini sürdürüyor.