Diyarbakır’ın sorunlarıyla ilgili söz alan Tanrıkulu, Filistin’de Gazze’de yaşananlara da değindi. Gazze’de yaşananların savaş suçundan ziyade insanlık suçu olduğunu belirten Tanrıkulu;

“Coğrafyamız maalesef bir savaş coğrafyası; yanı başımızda, Filistin’de, Gazze’de savaş suçu diyemeyeceğim ama daha ağır suçlar işleniyor; insanlık suçu, hatta soykırıma doğru giden suçlar işleniyor uluslararası hukuk bakımından. Maalesef bütün dünya bunlara sessiz, uluslararası mekanizmalar bunlara sessiz.” İfadelerini kullandı.

“Dünya toplumunun vicdanının bu noktada harekete geçmesi lazım”

İsrail’in uluslarası hiçbir hukuk tanımadığını belirten Tanrıkulu,

“Uluslararası Ceza Mahkemesinin statüsüne tabi olmayan bir İsrail var aynı zamanda. Statüsüne tabi olmadığı için bu insanlığa karşı suçları takip etmek de onlar açısından mümkün değil. Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin harekete geçireceği mekanizmalar var bu insanlık suçlarına karşı ancak sonuçta bu dünya düzeni İsrail Devleti’nin bu suçlarını araştırmaya ve onlara bir yaptırım uygulamaya maalesef uygun değil. O nedenle, yurttaşların, insanların ve dünya toplumunun vicdanının bu noktada harekete geçmesi lazım. Biliyoruz ki İsrail de İsrail toplumu, İsrail yurttaşları da Netanyahu’nun yürüttüğü, İsrail Hükümetinin yürüttüğü bu insanlık suçlarına önemli bir karşı koyuş içindeler. Bizlere düşen görev de toplumun vicdanını bu konuda ortaklaştırmak ve savaşa karşı her yerde ve her zaman barışı savunmak olmalıdır.” Şeklinde konuştu.

“Diyarbakır çok derin sorunlarla karşı karşıya”

Diyarbakır’ın sorunlarıyla ilgili söz aldığı hatırlatan Tanrıkulu;

“Tabii bu ortamda bu sorunları konuşmak da gerçekten zor ama yurttaşlarımız bizleri izliyor, hayat da bir açıdan devam ediyor. Diyarbakır Milletvekili olarak her gittiğimde, Diyarbakır'da her olduğumda çok derin sorunlarla karşı karşıya olduğumuzu görüyorum. Sonuçta Diyarbakır yedi yıldır seçilmiş belediye başkanlarıyla ve yerel yöneticilerle yönetilmiyor. Diyarbakır’ın gelenek olarak güçlü bir sivil toplumu var fakat sivil toplumla devlet kurumları arasında öteden beri geliştirilmeyen, normal olmayan ilişkiler var. Dolayısıyla Diyarbakır Halkının seçilmişlerinin veya sivil toplumunun Hükümete, Devlet Kurumlarına ulaşması ve bu sorunlar konusunda ortaklaşarak bir çözüm araması da bu ortamda mümkün değil.” Dedi.

Tanrıkulu, Diyarbakır’ın sorunlarını böyle saydı

Diyarbakır’da depremden sonra ciddi bir konut sorununun ortaya çıktığını ve en önemli sorunlardan birisinin konut sorunu olduğunun altını çizen Tanrıkulu;

“Diyarbakır'da deprem oldu, evet, etkisi az oldu ama 400’den fazla yurttaşımız öldü, 6 binden fazla bina ağır hasar gördü ve şu ana kadar bunlardan sadece 180’i yıkılmış durumda, diğerleri bir şekilde bekletiliyor ve yurttaşlarımızın konut sorunu var.” İfadelerinde bulundu.

GAP projesi, Silvan Barajı ve Sarım Çayı Vadisinde planlanan HES çalışmalarına değinen Tanrıkulu şöyle konuştu;

“Memleketim olan Kulp’la Lice arasında Sarım Çayı var; dünyanın en önemli değerlerinden bir tanesi Sarım Çayı Havzası ve Vadisi. Yeni bir HES planlanıyor, bu HES bütün o coğrafyayı yeniden bozacak, dengeleri değiştirecek bir konumda. Bundan vazgeçilmesi gerekiyor, bunu ileriki günlerde de gündem yapacağız. Bitmeyen Silvan Barajı var, Diyarbakır Ovası’nın sulanması açısından. GAP projesinin en önemli ayağı olan sulama kanalları meselesi var; maalesef, bugüne kadar bitirilemedi, enerji ayağı bitirilmesine rağmen, sulama ayağı bitirilemedi.”

“Urfa’ya kadar gelen otoban Diyarbakır’a kadar projelendirilmedi”

Diyarbakır’ın ulaşım sorununa değinen Tanrıkulu;

“Diyarbakır’da yine otoban meselesi var. Yani, maalesef Diyarbakır bu Hükümet tarafından terk edilmiş bir siyasi merkez olduğu için Urfa’ya kadar gelen otoban Diyarbakır’a kadar projelendirilmedi. Diyarbakır tarihi bir kent; bölgenin siyasi merkezi, bölgenin kültürel merkezi, aynı zamanda sanayi merkezi, ticaret merkezi ve bütün Türkiye’nin, bütün bölgenin, bütün o coğrafyanın gözü Diyarbakır’da. Dolayısıyla, bu otoban projesinin mutlaka hayata geçirilmesi lazım.” İfadelerini, kullandı.

“Diyarbakır’da hızlı tren projesinin devreye girmesi lazım”

Hızlı tren projesinin Diyarbakır’a da ulaştırılması gerektiğini belirten Tanrıkulu;

“Hızlı demir yolu projesi Sivas’a kadar projelendirildi ama Sivas ile Malatya arasında, Malatya ile Diyarbakır arasında bir proje bugüne kadar yapılmadı. Diyarbakır’ın Ankara’ya ve İstanbul’a entegrasyonu bakımından da bu hızlı tren projesinin devreye girmesi lazım.” Dedi.

Organize sanayi bölgeleriyle ilgili çok ağır ve çözülemeyen sorunların olduğunun altını çizen Tanrıkulu;

“Organize sanayi bölgesi yöneticilerinin aktardığı sorunlar var ama maalesef bu sorunlar Hükûmet tarafından karşılık bulmuyor ve çözümü de neredeyse imkânsız noktaya gelmiş durumda. Şehir merkezinde kalan küçük sanayi siteleri var, 1, 2, ve 3’üncü Sanayi Siteleri var; tam şehir merkezinde kalmışlar, bunların daha yakın merkezlere taşınması var, bununla ilgili sorunlar var ama bu konuda da sivil toplumla ortaklaşarak yapılmış işler yok.” Şeklinde konuştu.

“Kayyum yerel yöneticileri ile konuşmak, sorunları gidermek, tartışmak mümkün değil”

Diyarbakır’da uyuşturucu sorunu var, işsizlik meselesi var diyen Tanrıkulu;

“Bütün Türkiye’nin ortak konusu olan bu meseleler de var ama maalesef bunları atanmış kayyum yerel yöneticileri nezdinde konuşmak, gidermek, tartışmak mümkün değil; bunlarda, bu sorunlar konusunda ortaklaşılması lazım.” İfadelerinde bulundu.

“Sur’daki yurttaşlarımız mağdur edildi”

Sur’da sekiz yıl önce konutları yıkılan vatandaşlara yeni konutlar yapılmadığını dile getiren Tanrıkulu;

“Sur sonuçta bir dünya mirası aynı zamanda, yedi yıl önce, sekiz yıl önce büyük bir yıkıma sahne oldu, o zamanlar burada sesimize kimse kulak vermedi, sivil toplumla, yerel dinamiklerle ortaklaşa projeler geliştirilemedi ve maalesef Sur tarihi bağlamından, kültüründen koparılarak başka bir noktaya taşındı ve oradaki yurttaşlarımız mağdur edildi, konutları ellerinden alındı ve yeni konutlar verilmedi. Her gittiğimizde bize bu sorunları aktarıyorlar, burada bunları konuşmaya ve tartışmaya devam edeceğiz.” Dedi. 

Kaynak: Kamuran Turgay