Diyarbakır'ın Çüngüş ilçesinde doğa tutkunu bir grup, sarp kayalıklarda yaban arılarının ürettiği doğal balı toplamak amacıyla özverili bir çaba içerisinde. İl merkezine 110 kilometre uzaklıktaki bu ilçe, el değmemiş doğası, Fırat Nehri'nin suladığı bahçeleri, yaylaları ve yüksek rakımlı dağlarıyla doğa tutkunlarını cezbediyor.
Çüngüş ilçesinde yaşayan bu doğa tutkusu grup, dağları ve sarp kayalıkları gezerek, doğal bal arılarının izini sürüyor. Bu zorlu arazilerde kilometrelerce yol kat eden grup üyeleri, belirledikleri arı kolonilerine ulaşmak için her türlü tehlikeyi göze alıyor ve arılara zarar vermeden titiz bir şekilde bal topluyorlar. Güvenlik önlemleri alındıktan sonra, metrelerce yüksekteki kayalıklardan bal dolu petekleri çıkartıp, yerine boş petekler koyarak arı yuvalarını yeniden onarıyorlar.
Bu işin profesyonellik istediği için herkesin cesaret edemediğini vurgulayan Can, şöyle konuştu:
"Yukarıda bal varsa aşağıda da ölüm var. Herkes bu riski göze almıyor. Biz riskleri göze alarak bu işi yapıyoruz. Çıkacağımız yerde bal da olmayabiliyor. Bazen 'Parayla mı satıyorsunuz?' diye soruyorlar. Geçen yıl yaklaşık 20 kilogram bal topladık. Bunu yaşlılara, çocuklara, hastalara, tanıdıklara veriyoruz. Bu yıl da topladıklarımızı dağıtacağız. Bu işi kesinlikle para için yapmıyoruz. Para için yapılacak bir iş değil."
Topladıkları balı ise önceden tespit edilen hasta, yaşlı ve çocuklara ulaştırıyorlar. Grup üyelerinden İsmail Can, bu gezileri doğal güzellikleri tanıtmak amacıyla düzenlediklerini ve kendilerine "tabiat avcısı" adını verdiklerini belirtiyor. İsmail Can, yaban hayvanlarıyla karşılaştıklarını ve yaban arılarının da kayalıklar ve ağaç kovukları gibi yerlerde yuva yaptığını ifade ediyor.
İsmail Can, arıları bulduklarında bal bıraktıklarını ve ardından arıları tütsülediklerini söylüyor. Balı alan arıyı takip ettikten sonra yuvanın bulunduğu bölgeyi kontrol ettiklerini belirtiyor. Bu tehlikeli işlem için gerekli güvenlik tedbirlerini aldıktan sonra kayalıklara tırmanıyorlar. İsmail Can, bu işin profesyonellik gerektirdiğini ve herkesin bu riski göze alamayacağını vurguluyor. Grup, topladıkları balı geçmişten gelen bir geleneği sürdürmek amacıyla halk arasında dağıtarak bu işi parayla yapmadıklarını vurguluyor. Ayrıca, tamamen organik olan bu balın geçmişten beri şifa kaynağı olarak kabul edildiğini belirtiyorlar.