Dicle Üniversitesi (DÜ) Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İrfan Yıldız başkanlığında, 2018 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle başlatılan kazılar, geçmişin izlerini gün yüzüne çıkarmaya devam ediyor.
Hurri-Mitanniler, Asurlular, Urartular, Medler, Persler, Büyük İskender, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Osmanlılar gibi birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan höyükte, binlerce yıllık tarih gün yüzüne çıkarılıyor. Bu yılki çalışmalarda, höyükte Neolitik ve Kalkolitik dönemlerden başlayarak Roma, Bizans, Selçuklu, Artuklu, Eyyubi, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait çeşitli eserler bulundu. Ayrıca 10 bin yıllık yangın tabakaları, 1800 yıllık su kanalları, 1700 yıllık mezar odaları, Osmanlı'dan kalma mühürler ve kemik aletler gibi önemli kalıntılar keşfedildi.
KRAL YOLU VE DİĞER BULUNTULAR
Bu sezonun önemli çalışmalarından biri, Artuklu Sarayı’ndaki kabul salonunun doğu eyvanı ile Saraykapı ve Kral Yolu arasındaki alanı kapsadı. Daha önce 80 metresi ortaya çıkarılan Kral Yolu’nun bu yıl 30 metrelik kısmı daha gün ışığına çıkarıldı. Prof. Dr. Yıldız, kalan 20 metrelik bölümün 2025 kazı sezonunda tamamlanacağını açıkladı.
Bulunan eserler arasında, 1926 yılında basılan Cumhuriyet dönemine ait madeni para, Osmanlı dönemine ait Çanakkale Savaş Rozeti, üzerinde Amerikan ordusu arması bulunan bir düğme ve I. Dünya Savaşı'ndan kalma el bombaları dikkat çekiyor. Bu eserler Diyarbakır Arkeoloji Müzesi’ne teslim edilerek sergilenmeye hazırlanıyor.
CUMHURİYET'İN İLK PARALARINDAN BİRİ
Kazılarda ortaya çıkarılan Cumhuriyet dönemine ait sikke, 1923'te kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında basılan paralardan biri. Prof. Dr. Yıldız, sikkede Osmanlıca yazılar bulunduğunu ve bu yazıların harf inkılabından önceki döneme ait olduğunu belirtti. Sikkenin ön yüzünde palamut ve meşe yaprağı ile ay yıldız, arka yüzünde ise buğday başağı, Osmanlıca "Türkiye Cumhuriyeti" yazısı ve 1926 basım tarihi yer alıyor. Sikkedeki tarım ve ormancılık simgeleri, o dönemin ekonomik yapısını yansıtıyor.
10 BİN YILLIK SÜREKLİ YERLEŞİM
Bu yılki buluntularla Amida Höyük’ün tarihi 1000 yıl daha geriye çekildi. Milattan önce 8 binli yıllardan itibaren kesintisiz bir yerleşim alanı olduğu tespit edilen höyük, insanlık tarihinin önemli izlerini taşımaya devam ediyor. Prof. Dr. Yıldız, bu zenginliğin Amida Höyük’ü daha da önemli kıldığını vurguladı.