Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar;
“Bu cumhuriyet Türk'ün olduğu kadar elbette Kürt'ün de cumhuriyetidir”
Erdoğan, Cumhuriyet'in Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, milletin temsilcilerinin onayıyla, milletin ortak kararı olarak vücut bulduğunu söyleyerek, "Cumhuriyet, belli bir şahsın, belli bir zümrenin, belli bir kitlenin, belli bir mezhebin, meşrebin, etnik kökenin cumhuriyeti değildir. Bu cumhuriyet, zenginin olduğu kadar, yoksulun da cumhuriyetidir. Bu cumhuriyet, ne kadar batılının, ne kadar güneylinin cumhuriyeti ise o kadar da kuzeylinin, o kadar da doğulunun cumhuriyetidir. Bu cumhuriyet, Alevi'nin de Sünni'nin de cumhuriyetidir. Bu cumhuriyet, sağın da solun da cumhuriyetidir. Bu cumhuriyet, çoğun da cumhuriyetidir, azın da cumhuriyetidir. Bu cumhuriyet, inancı, düşüncesi, yaşam biçimi, hayat tarzı her ne olursa olsun, kendisini bu vatana, bu millete, bu topraklara ait hisseden herkesin, her bir ferdin cumhuriyetidir. Ve bu cumhuriyet, Türk'ün de cumhuriyetidir; Türk'ün olduğu kadar elbette Kürt'ün de cumhuriyetidir. Bu Cumhuriyet, 'Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin onurlu bir vatandaşıyım' diyen Laz'ın, Çerkez'in, Arap'ın, Rum'un, Roman'ın; vatan topraklarında yaşayan herkesin cumhuriyetidir. Bu cumhuriyet, bizim, hepimizin eseridir; öyleyse bu cumhuriyet bizim, hepimizin, 85 milyonun tamamının cumhuriyetidir" dedi.
'KARDEŞLİĞİ BÜYÜTMEKTEN VAZGEÇMEDİK'
Belli dönemlerde Cumhuriyet'in öz evlatlarının ayrımcılığa, dışlanmaya maruz kaldıklarını belirten Erdoğan, "Görmezden gelindiler, ötelendiler, hırpalandılar. Son bir asırda elbette çok güzel günler de gördük; ama ondan daha fazla hüzün gördük, acı gördük, gözyaşı gördük, baskı gördük. AK Parti'mizi 23 yıl evvel, 14 Ağustos 2001'de kurarken; en büyük hedefimiz, en büyük idealimiz, devlet ile milleti kucaklaştırmak, Cumhur ile Cumhuriyeti buluşturmak, milletimizin kardeşliğini daha da yüceltmekti. Bu ülkede dindarlara ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılıyordu; cesaretle üzerine gittik, ayrımcılığa son verdik. Yoksulun sesi çıkmıyordu; garip gurebanın sesi olduk, nefesi olduk, elinden tuttuk, ayağa kaldırdık. Alevi kardeşlerimizin sorunları vardı; çözmek için samimi adımlar attık. Gayrimüslimlerin sorunları vardı, onları devletle kucaklaştırmak için cesur hamleler yaptık. Tüm bunları sabote etmek için önümüze çok engeller çıkardılar, kitleleri kışkırttılar, darbe girişimlerinde bulundular. Yaşanan ihmallerden ve acılardan nemalananlar, her türlü yol, yöntem ve değeri kullanarak sorunları istismar ettiler. Fakat yılmadık, yıkılmadık, durmadık ve kardeşliği büyütmekten asla vaz geçmedik" diye konuştu.
'EŞ ZAMANLI OLARAK KARDEŞLİĞİ BÜYÜTECEĞİZ'
Erdoğan, göreve geldiklerinde, ülkenin tamamıyla birlikte özellikle Doğu-Güneydoğu illerinde ciddi bir ihmalkarlığın söz konusu olduğunu belirterek, "Hiç kimse inkar edemez ki Türkiye'nin tamamıyla birlikte, Doğu-Güneydoğu illerimize, altyapısıyla, üstyapısıyla, üretimiyle tarihin en büyük yatırımlarını biz yaptık. Hak ve özgürlükleri genişletme konusunda en büyük adımları biz attık. Bunu yaparken dedik ki terörü ve terörün ürediği bataklığı kurutacağız; eş zamanlı olarak kardeşliği büyüteceğiz. Aradan geçen 22 yıl boyunca aynı minvalde, aynı istikamette sarsılmadan yürüdük, yürüyoruz. Türk ile Kürt'ün kardeşliğini büyütmek için ne yapılması gerekiyorsa, nasıl yapılması gerekiyorsa, hemen hepsini yaptık, denedik, tecrübe ettik. Fakat her seferinde karşımıza bir duvar, bir ihanet, bir alçaklık çıktı. Sorundan beslenenler, sorunun çözülmesine engel oldular. Terörden beslenenler, terörün bitmesini istemediler. Şiddetten nemalanlar, şiddetin sona ermesine rıza göstermediler. Kardeşliğin pekişmesiyle, Türkiye'nin her alanda büyüyeceğini görenler, kardeşliğin önüne set çektiler, tuzaklar kurdular, gizli aparatlarını harekete geçirdiler" dedi.
“Bu meseleyi ülkemizin gündeminden tamamen çıkartarak 40 yıllık siyasi hayatımızı taçlandırmak istiyoruz”
Çok bedel ödediklerini söyleyen Erdoğan, "Çok hayal kırıklığı yaşadık, çok ihanet gördük, hatta kelimenin tam anlamıyla sırtımızdan hançerlendik. Ancak umudumuzu kaybetmedik, samimiyetimizi yitirmedik, hüsnüniyet vazgeçmedik, kardeşlik hukukundan asla ve asla ayrılmadık. Türkiye'nin ve milletimizin aydınlık geleceği için ne yapılması gerekiyorsa onu yapmaktan asla geri durmadık, durmayacağız. Çünkü bu, bir dönemin, bir kesimin değil; topyekun nesillerin hayatını etkileyecek önemde bir meseledir. Allah’ın izniyle, Rabbim ömür ve fırsat verirse, bu meseleyi ülkemizin gündeminden tamamen çıkartarak, millete hizmetle geçen 40 yıllık siyasi hayatımızı taçlandırmak niyetindeyiz" diye konuştu.
'BİZİM MUHATABIMIZ MİLLETİMİZDİR'
Türkiye'nin her zamankinden daha güçlü olduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi: "Terör belası başta olmak üzere kronik sorunlarımızı çözmek, kardeşliği pekiştirmek, Türkiye'yi kardeşlik ekseninde büyütmek için bugün önümüze bir kez daha bulunmaz bir imkan çıkmıştır. MHP Genel Başkanı'nın son çağrılarını bu çerçevede okuyanlar, önümüze açılan tarihi fırsat penceresini görmekte ve heyecanlanmaktadır. Buna karşılık, ülkenin ve milletin ortak çıkarları yerine kendi şahsi ve zümrevi gündemlerinin peşinde olanlar, her zamanki gibi, tutarsızlık ve boş laf bataklığında çırpınmayı sürdürmektedir. Şunun bilinmesini isterim ki bizim muhatabımız milletimizdir. Milletimizin de Türkiye'nin terör kamburundan kurtulması, dünyada ve bölgesinde yaşanan istikrarsızlıklardan uzak kalması noktasında gereken adımların atılması yaklaşımımızı desteklediğini biliyoruz. Gerisi lafügüzaf, belagat şehvetinde boğulmaktır."
'TERÖRLE MÜCADELEMİZİ KARARLILIKLA SÜRDÜRECEĞİZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim, Irak ve Suriye'nin kuzeyindeki bölücü terör örgütüne, kandan beslenen Kandil'deki terör baronlarına hiçbir çağrımız yoktur, olamaz da. Israrla bizimle muhatap olmaya çalışma gayretleri, iplerini ellerinde tutan patronlarına kendilerini ispat uğraşından başka bir şey değildir. TUSAŞ'a yapılan kalleş ve alçakça saldırı bir kez daha göstermiştir ki teröristin anlayacağı yegane dil, terörle tavizsiz mücadeledir. Türkiye içinde de Irak'ta ve Suriye'de de Avrupa başta olmak üzere var olduğu her yerde terörle mücadelemizi kararlılıkla sürdürecek, ülkemize tehdit nereden geliyorsa, mutlaka kökünü kazıyacağız. İnşallah önümüzdeki dönemde milletimize hem boydan boya tüm güney sınırlarımızın güvenliğini, hem insanımızın can ve mal emniyetini garanti altına alacak yeni müjdelerimiz olacak" dedi.
'ÖZEL'İN KARDEŞLİĞİN SAFINDA YER ALACAĞINA YÜREKTEN İNANMAK İSTİYORUM'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, terörün boyunduruğundan halen çıkamayan, Türkiyelileşmeye dair istek ve iradesi henüz olmayan siyasi partinin de yaptığı son açıklama ile nerede durduğunun işaretini verdiğini söyleyerek, "Şurası çok net anlaşılmalıdır ki Türkiye'nin; terörü destekleyen, teröre arka çıkan, terörün sözcülüğünü yapan, kardeşliğe değil husumete, demokrasiye değil anarşiye, hukuka değil hukuksuzluğa hizmet eden oluşumlara taviz vermesi mümkün değildir. Terörle siyaset, şiddetle demokrasi yan yana gelmez, aynı kapta bir arada bulunmaz. Bir koltukta terör, diğerinde sivil siyaset taşınmaz. Hukukun ve demokrasinin içine girmeyen, hukuk ve demokrasi içinde karşılığını alır, almıştır ve bundan sonra da alacaktır. Buradan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Özgür Özel'e de takdirlerimi iletiyorum. AK Parti olarak, kurulduğumuz andan itibaren hep söylediğimiz, 'Devlet herkesin devleti olmalı, devlet herkesi eşit kucaklamalı' siyasetimizi 23 yıllık bir gecikmeyle de olsa, açık yüreklilikle dile getirdiği ve kardeşliğe katkı sağladığı için Sayın Özel'i buradan tebrik ediyorum. CHP'nin, Sayın Özel'in Genel Başkanlığı'nda, tarihin bu önemli kırılma noktasında, doğru yerde duracağına, kardeşliğin safında yer alacağına yürekten inanmak istiyorum" dedi.
'BENİM KÜRT KARDEŞİM ARTIK SAHNELENEN OYUNU GÖRMEKTE'
Erdoğan, "İşte bir hukuk devleti içerisinde PKK terör örgütünün özellikle attığı adımlardan rahatsız olan Sayın Özel'e de bundan rahatsız olma, bu işi öğreneceksin. Hukuksuzluk nedir, bunu da öğreneceksin. Hukuksuzluğun olduğu bir yerde adalet olmaz. Hukuksuzluğun olduğu bir yerde adil bir yönetim biçimi olmaz. Bunları öğrenmeye mecbursun. Coğrafyamız bir ateş çemberine dönüşmüşken; terör örgütünün mensupları Esenyurt'u kasıp kavururken bundan niye rahatsız oluyorsun? Bundan rahatsız olmayacaksın. Tam aksine burada mevcut yönetime destek vereceksin. Bundan zatıaliniz rahatsız oluyor diye attığımız adımlardan geri durmayacağız. Bölgemizde sınırlar yeniden çizilmek istenirken, ezeli kardeşliğimizi ebedi olarak muhafaza etmek yolunda bizim asli muhatabımız unutma, bizzat Kürt kardeşlerimizin kendisidir. Sayın Özel, benim Kürt kardeşim artık 40 yıldır bölücü terör örgütü üzerinden sahnelenen oyunu görmektedir" diye konuştu.
'LGBT SAPKINLIĞINI SAVUNANLAR, KÜRT KARDEŞİMİN EZELİ DÜŞMANIDIR'
Bölücü terör örgütünün önceki gün Avrupa'da yaptığı gösteride, örgüt paçavralarının yanında İsrail bayrağının sallandığını belirten Erdoğan, "Hangi Kürt kardeşim, bu alçakça iş birliğini görmezden gelebilir? Kudüs'ün işgalcileriyle, bebek katilleriyle, soykırımcılarla, emperyalistlerle yan yana yürüyenler, bundan gocunmayanlar, dahası bundan zerre miskal utanmayanlar, Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi'nin torunları olamazlar. Batının insanlığı ifsat projesi olan LGBT sapkınlığını savunanlar, benim Müslüman Kürt kardeşimin ezeli düşmanıdır, ebedi düşmanıdır. Tam da bu noktada, Sayın Bahçeli’nin, merhum Ziya Gökalp'ten yaptığı alıntıyı tekrar hatırlatmak istiyorum; 'Türkler ile Kürtlerin birbirini sevmesi, her iki taraf için hem dini hem de siyasi bir farzdır. Kürtleri sevmeyen bir Türk varsa Türk değildir. Türkleri sevmeyen bir Kürt varsa Kürt değildir.' Tıpkı Sayın Devlet Bahçeli gibi, biz de hayatımız boyunca hep benzer bir hissiyatı dile getirdik. Coğrafyamızda, 'Türk Kürtsüz; Kürt de Türksüz yaşayamaz, var olamaz, varlığını idame ettiremez' dedik. Bunu her zaman kalbimizle söyledik, yüreğimizle söyledik, gönülden söyledik, samimiyetle, ihlasla, muhabbetle, hüsnüniyetle söyledik" dedi.
'HASIMLARIN AÇTIĞI HUSUMET PARANTEZİNİ KAPATACAĞIZ'
En son Ahlat'ta, Malazgirt Zaferi'nin 953'üncü yıl dönümü törenlerinde hem bedenleriyle hem ruhlarıyla hem dilleriyle hem de verdikleri tarihi fotoğrafla bu hakikati bir kez daha ifade ettiklerini anımsatan Erdoğan, "Alparslan'ın ordusunda, Türk de vardır, Kürt de vardır, Arap da vardır. Malazgirt Zaferi, Türk'ün de Kürt'ün de ortak zaferidir. Bu zafer, sadece Türklere, sadece Kürtlere değil, Türk-Kürt kardeşliğine de Anadolu'da bir yurt inşa etmiştir. Malazgirt’ten Milli Mücadele'ye kadar, ortak vatanımızı, toprağımızı, şerefimizi, namusumuzu, en çok da kardeşliğimizi birlikte savunduk. Uzunca bir süredir bizi birbirimizden ayırmak istiyorlar, çünkü Malazgirt'in intikamını almak istiyorlar, çünkü Kudüs'ün fethinin öcünü almanın peşindeler. Hani diyor ya şair; 'Bunlar, engerekler ve çıyanlardır; bunlar, aşımıza, ekmeğimize göz koyanlardır. Tanı bunları, sakın tanımamızlıktan gelme.' Bu millet, hiçbir ayrım yapmaksızın fertlerinin tamamıyla dünyanın en imanlı, en sarsılmaz, en yenilmez gücüdür. İşte bunu bozmaya, bunu dağıtmaya, bunu zayıflatmaya, bunu içeriden çökertmeye çalışıyorlar. Bu tuzağa düşmeyeceğiz. Ortak düşmanı sevindirmeyeceğiz. Kardeşliğimizi bozmaya çalışanlara geçit vermeyeceğiz. Hasımların açtığı husumet parantezini kapatacağız. Geçmişin yaralarını birlikte saracağız. Tarihi yine birlikte yazmaya devam edeceğiz. Bunca yıldır Türkiye'deki her kesimin özgürlüğü için, en çok da Kürt kardeşlerimizin istiklali, onuru, namusu için mücadele verdik. Allah’a hamdolsun pek çok alanda hayal dahi edilemeyecek yerlere geldik. Şu ana kadar birçok meseleyi birlikte, ortak akılla çözüme kavuşturduk. İşte şimdi, ülke ve millet olarak Sayın Devlet Bahçeli'nin, Cumhur İttifakı ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi'nin elini değil, tüm vücudunu taşın altına koymasıyla, çok daha büyük bir imkan ele geçirdik" diye konuştu.
'YUMRUKLARINI SIKANLARI ARADAN ÇIKARTALIM'
Önlerine açılan bu fırsat penceresinin, iç cepheyi dosta-düşmana karşı güçlendirme fırsatının, millet ve milletin meşru temsilcisi siyaset kurumu tarafından çok iyi değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti: "Şunu lütfen unutmayınız, 85 milyon olarak; aşımız bir, ekmeğimiz bir, kıblemiz bir, vatanımız, toprağımız bir, bayrağımız, marşımız bir, devletimiz bir, en önemlisi de mazimiz bir, istikbalimiz bir, kaderimiz birdir. Buradan, Gazi Meclisi'mizden, milletin kürsüsünden sesleniyorum, sevgili Kürt kardeşim; senden bu eli samimiyetle tutmanı, sımsıkı tutmanı bekliyoruz. Siyonist İsrail'in aparatlığını, emperyalizmin uşaklığını, Türkiye düşmanlarının maşalığını yapanları aradan çekip çıkarmanı istiyoruz. Sevgili Kürt kardeşim, imanına, İslam'ına, ezanına, vatanına, toprağına, kardeşlik hukukuna sahip çıkmanı istiyoruz. Gel, 'Türkiye Yüzyılı'nı birlikte inşa edelim diyoruz. Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında, al bayrağımızın gölgesinde, aydınlık, müreffeh, kardeşçe bir istikbali birlikte kuralım diyoruz. Bundan 101 sene önce Cumhuriyet'i birlikte kurduk. Bu Cumhuriyet benim olduğu kadar senin de Cumhuriyet'in. Gel, Cumhuriyeti birlikte, hepimiz için bir esenlik yurdu yapalım diyoruz. Gel, yumruklarını sıkanları aradan çıkartalım. Gel, terörü meşrulaştıranların, sırtını dağa verenlerin altındaki zemini boşaltalım. Gel, milletin verdiği yetkiyi terör baronlarına peşkeş çekenlere, o yetkinin aslı sahibinin kim olduğunu gösterelim".